Çalışmamızda hüküm âyetlerinin tefsîrine özel önem vermeye çalıştık.Mezheplerin farklı görüşlerine yer verdik. Bu yüzden çalışmamız ahkâm ağırlıklıfıkhî bir tefsir niteliğindedir.Bu çalışmamızda gerek meâl, gerek tefsir kısmında عَ ayın duraklarını "BÂB1, 2, 3…” olarak gösterdik. Böylece okuyucunun konu bütünlüğü olan yerleridaha açık olarak görmesini sağlamayı hedefledik.Kur’ân-ı Kerîm, İslâm’ın değişmez temel kaynağıdır. O, her yüzyıla hitâbeden, bireysel ve toplumsal sıkıntıların çözümüne ışık tutan hikmetlerle doludur.Her kültür düzeyindeki kişilerin aklına ve vicdanına hitâb ettiği için, herkesinondan alacağı feyz, bereket, rahmet ve ibretler vardır.Mü’minler pek çok âyette gerek Kur’ân ve gerekse Allâh’ın kudret eseriolan yaratılmışlar üzerinde düşünmeye teşvik edilir. Tefekkür, düşünme, aklınıkullanma, ibret ve öğüt alma Kur’ân’ın asıl ana hedefidir. Bunun için de okunduğuzaman Kur’ân’ın anlaşılması önemlidir. Anlamadan Kur’ân okumakla anlayarakokumak arasında büyük fark vardır. Hadîs-i şerîfte, "Sizin en hayırlınızKur’ân’ı öğrenen ve öğretendir.” 2 buyurulurken, Allah Rasûlü dönemindeKur’ân öğretmekten amacın, içindeki hükümleri, ibretli kıssa ve meselleri anlayarakokumak ve öğrenmek olduğunda şüphe yoktur. Bu konuda Abdullahbin Mes‘ud t’ın şu tespiti anlamlıdır: "Kur’ân, kendisiyle amel edilsin diyeindirilmiştir. Ancak insanlar onu okumayı amel edindiler!...” 3