Ben beni bıraktığım zaman, sen beni bırakma Yâ Râb!Ölümlünün ölümlüye aşkı, rüzgârda kuma yazı yazmak gibidir...Bütün dünyadan vazgeçtim, ahiret gözümde kalmadı. Ölmeden evvel ölüp, kanımı nefsime helal ettirdim. Aşk ile yandım, aşka battım da aşktan doğan bir nur oldum. Aşk sarayının mumuna, Hakk'ın pervanesiyim. Belâlardan çiçekler toplayıp, zehri bal eyledim. Doğduğum andan itibaren hep ağladım, hiç gülmedim. Nihayet ulûhiyetin kutsal makamına erdim. Kendi vehmî varlığımı yok ettim. Hz. Peygamber'in, 'lî ma'allah' makamına ulaşıp, aşk kâinatının kitabını yazdım da bir damla yaş, nasibim oldu.Yunus veda edip yola koyuldu. Köyün aşağı ucundaki hamamın yaslandığı yokuşu çıkınca aklı başına geldi. Velâyet erine vardım, bana nasip sundular, alıcımın her çekirdeği başına on nefes verdiler, kâil olmadım. Ne olmayacak iş ettim, gafil oldum. İmdi bu buğday bir nice gün içinde tükenir, nefes ise ölünceye dek tükenmez. Ola ki himmet ettikleri nasibi vereler. dedi. Kalbi buğulandı gözleri doldu, gözyaşları henüz yere düşmeden geriye döndü...