Sakal : İslamda Sakalın Yeri
SAKAL
Sakal, zahirde bakılınca ilk göze çarpan sün nettir, zira kişiler ile karşılaşma yüzyüze oldu ğundan, karşımızdakine bilgi vermek açısından sakalın önemi çok fazladır.
Ahır zamanda bu sünnet nerdeyse unutul-muş iken, büyüklerimizin önemli gayreti ve Allahu tealanın yardımıyla, her tarafta bu sünne-tin de yaygınlaştığını görüyoruz. Hatta bir çok devlet adamının bile sakallı olduğu görülmek-tedir.
Aişe validemiz (r.anha) şöyle tesbih etmiştir:
سُبْحَانَ مَنْ زَيَّنَ الرِّجَالَ بِاللِّحَى وَالنِّسَاءَ بِالذَّوَائِبِ
“Erkekleri sakal ile, kadınları saç örgü süyle süsleyen Allahı, tenzih ederim.” (Keşful Hafa : 1/144)
MEZHEPLERİN SAKAL HAKKINDAKİ
HÜKÜMLERİ:
Kıymetli kardeşim, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem sakalın uzatılmasını emretmiştir.
Bunun üzerine delalet eden hadisi şerifleri zikredeceğiz:
قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم خَالِفُوا الْمُشْرِكِينَ أَحْفُوا الشَّوَارِبَ وَأَوْفُوا اللِّحَى
Buhari sahih’inde ibni Ömer’den r.anhuma, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şu kavli şerifini rivayet etti:
“Müşriklere muhalefet ediniz, bıyıklarını-zı kısaltın, sakallarınızı salıverin.”
Diğer bir rivayette:
“Bıyıklarınızı kısın, sakallarınızı bırakın.”
قَالَ النَّبِيُّ صلى الله عليه وسلم- خَالِفُوا الْمَجُوسَ أَحْفُوا الشَّوَارِبَ وَأَعْفُوا اللِّحَى .
Başka bir rivayette:
“Mecusilere muhalefet edin, bıyıkları kısaltın, sakalları uzatın.”
Buna göre, ashabın ve tabiinin alimleri, dört mezheb imamı ve diğer alimler, sakalın uzatılma sının vacib olduğunda, tıraş edilmesinin haram olduğunda ittifak ettiler; Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emri ve fiili ile amel ederek bu hükme vardılar.
Müşriklerde de sakal vardı, nasıl muhalefet edeceğiz? Denilirse:
Cevabımız: Müşriklere muhalefet bazen hük
mün aslında olur, bazen hükmün vasfında olur.
Mesela: Onlar sakalı ve bıyığı kökünden tıraş ederlerse, bizler bıyığı kısaltarak ve sakalı uzatarak onlara muhalefet ederiz.
Eğer sakalı ve bıyığı uzatıyorlarsa, bizler on-lara sakalı salıvermenin aslında uygun olup, bıyığı kısaltmakta muhalefet ederiz. Zira bizim sakalı salıvermemiz, bir kabza (bir el tutamı) kadar uzatmakla olur. Onların sakallarının uzun-luğunda belli bir sınır yoktur.
Hatta bazıları sakallarını top sakal olarak sadece çeneden bırakır, yanlardan keser.
Onların sakal bırakması veya sarık sarması, bizim sünneti hususi şekilde tatbik etmemize engel olmaz, zira onlar da sünnet olurlar, yani biz sünnet olmayacakmıyız? Hayır, biz sünneti sünnet niyetiyle yaparız, onlar ise sıhhat veya başka bir iş için yaparlar. Biz sünneti ihya için işleriz, onlar ne için yaparsa yapsın, bizim tatbikimize zarar veremezler.
عَشْرٌ من الْفِطْرَةِ أَيْ مِنَ السُّنَّةِ وَهِيَ قَصُّ الشَّارِبِ وَإِعْفَاءُ اللِّحْيَةِ وَالسِّوَاكُ وَالْمَضْمَضَةُ وَالِاسْتِنْشَاقُ وَقَصُّ الإظفار وَغَسْلُ الْبَرَاجِمِ وَنَتْفُ الْإِبْطِ وَحَلْقُ الْعَانَةِ وَانْتِقَاصُ الْمَاءِ
Hadisi şerifte Nebi sallallahu aleyhi ve sel-
lem buyurdu:
“On şey fıtrattandır, yani sünnettendir. Bunlar: Bıyığı kısaltmak, sakalı uzatmak, misvak kullanmak, mazmaza, istinşak, tırnak ları kısaltmak, parmak aralarını yıkamak, koltuk altı tüylerini yolmak, kasığı tıraş etmek, istinca etmek.” (Tebyin-i Hakayık: 1/13)
Şüphesiz Resulullah sallallahu aleyhi ve sel-lem, güzellik olsun için Allah’ın yaratığı şekli değiştirenlere lanet etmiştir. Sakalın tıraş edilme-sinin güzellik için olduğunda şüphe yoktur.
Sakalı kesmekte, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ve Hulefa-i raşidinin sünnetinden yüz çevirmek ve küfür ehline benzemek vardır.
Allahu teala buyurdu:
“O’nun emrine muhalefet edenler, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya elim bir azabın kendilerine isabet etmesin-den sakınsınlar…” (Nur: 63)
“Muhakkak sizin için, Allahın Resulünde çok güzel örnek vardır.” (Ahzab:21)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu. “Sünnetimden kim yüz çevirirse benden değildir.” (Müttefekun aleyh)
Bazı alimler der ki:
Şüphesiz Allahın, kadınlardan kendisiyle erkeği ayırdığı sakalı tıraş etmekte, kadınlara çok büyük bezeyiş vardır.
1-Hanefi mezhebi:
Dürrü-l Muhtar’da şöyle der:
Erkeğe, sakalını kesmesi haramdır. Nihaye kitabında, bir kabzadan (avuç miktarı) fazlasının kesilmesinin vacib olduğu zikredildi. Bundan aşa ğısını kesmek (bunu bazı batılı muhannes –eş cinsel- erkekler yapar), hiç kimse bunu mubah görmedi. Sakalın tamamını almak, Hind yahu-
dilerinin ve acem mecusilerinin işidir.
Şu hadisi şerif bu husustadır:
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, erkeklerden, kadınlara benzeyenlere lanet etti.
2- Maliki mezhebi:
Sakalın kesilmesinin haram olmasıdır.
Müsle (âzâ değişikliği) durumuna gelirse kısaltması da aynıdır (haramdır.)
Kesmekle müsle (aza değişikliği gibi) olmaz-sa, bu durum evlanın hılafıdır veya mekruhtur. Ebu-l Hasen’in Risalesinde ve Allame Adevi’nin haşiyesinde olduğu gibi.
3- Şafii mezhebi:
Şerhul Ubab’ta der:
Sakalı kesmek mekruhtur. İbni Rifa’ buna itiraz etti ve Şafii’nin r.a., Ümm kitabında açıkça haram olduğunu söyledi.
Ezre-i, Şirvani haşiyesinde der:
Doğrusu, illetsiz (hastalık yoksa) sakalın tamamen kesilmesi haramdır. İbni Kasım İbadi’ nin haşiyesinde bunun benzeri vardır.
4- Hanbeli mezhebi:
Sakalın kesilmesinin haram olduğu açıkça beyan edildi. Bazı alimleri haram olduğu görü-şüne itimad edilir dedi. Bazıları da haram oldu-ğunu açıkladı, fakat her hangi bir ihtilafın oldu-ğunu bildirmedi. İnsaf kitabının sahibi gibi.
Münteha ve Manzumet-ul Âdab şerhlerine vakıf olan bunu bilir.
SAKAL KESENLERİN ŞÜPHELERİ
1- Bazıları der ki: “Peygamberimiz sallallahu
aleyhi ve sellem bu zamanda yaşasaydı sakalını keserdi, bu zamana uyardı.”
Cevap: Bu söz çok tehlikelidir, zira Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ümmetine örnek ola-rak dini yaşamış ve yaşanacak şeklini de emret-miştir. Ümmete kıyamete kadar örnek olacak şeyi beyan etmiştir. Allahu tealanın razı olduğu ve razı olmadığı şeyleri beyan etmiştir, sünnet-lerden bir çok şeyi beyan etmekle, Allahu teala-nın razı olduğu yolu göstermiş ve bunun üzerine devam etmeyi de sıkı sıkı tenbih etmiştir. Geride sünnetin kıymet ve önemini bildiren hadisi şerifler bunu beyan eder.
Eğer sakal meselesini böyle zamana uydu-rursanız, diğer meselelerde ne diyeceksiniz?
Mesela arapların o zaman yaptığı işlerden dövme yapmak, çocukları öldürmek, çıplak ta-vaf, idrar dökünürken milletten gizlenmemek, falcılık, sihir, kehanet v.s. bir çok şey o zaman-da ve bu zamanda aynen devam ediyor, şimdi onlara mı uyacağız. O işlerin şimdi yapılmasına bakarak, ‘peygamberimiz şimdi yaşasaydı onları yapardı’ diyen çıkarmı?
2- Bazıları der ki; ‘Bu zamanda bazı yahudi ve hıristiyanlar sakal bırakıyorlar, onlar gibi olmaktansa sakalı keselim.’
Cevap: Bu söz de cahilce söylenmiş boş bir lakırdıdır. Yahudi ve hıristiyanların veya laik kafalıların sakal bırakması onlar için hususi bir adet değil ki, zira Peygamberimizin zamanında da bir çok kafirin sakalı yoktu. Hatta rivayete göre İran’dan gelen elçilerin sakalı olmadığın-dan, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem onlara niçin sakal bırakmadıklarını sordu.
Elçiler ‘Bizim efendimiz bize böyle emre-diyor.’ dediler.
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem de;
“Benim Rabbim de böyle (sakallı) olmamı emrediyor.” dedi.
Kafirlerin yaptığı her şeyden men edilmiş olsak, o zaman sünnet olmamız da yasaklanırdı, halbuki yahudiler de sünnet olur, fakat bu durum bizim sünnet olmamıza engel değildir.
Burda dikkat edilecek husus, onların adetlerini olduğu gibi alıp taklit etmektir ki bu, asla caiz olmaz. Bazı işlerde onlara uygun olursak bile o işte mutlaka değişik bir şekille islama ait olanını bilmemiz ve uygulama mız gerekir.
3- Bazıları der ki: Sakallı nice kişiler sakalın hakkını vermiyor, milleti aldatıyor, ona layık değillerdir. Biz de sakal bırakıp hakkını vermeyiz de islama leke getiririz.
Cevap: Nice sakalsızlar var ki, islama öyle zararlar veriyorlar ki, onlardan şikayetlenmiyo-ruz, ama sakallı çarşaflı birinin hatasını ayyuka çıkartıyoruz.
Kişilerin noksanlığını islama mal edemeyiz. Hatasını sakala sarığa çarşafa mal edemeyiz. Ashabı kiram efendilerimizden zina eden olmuş, içki içen olmuş, hırsızlık eden olmuş, ama dinin hükümleri onları temizle miştir ve bu durum ashab olmalarına asla bir leke getirmemiştir.
Biz Allah için ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetini ihya için sakalımızı bırakalım, niyetimiz halis olsun. Kusurlarımız olursa, Allahu tealadan af dileriz.
4- Bazıları der ki: “Biz sakalımız bazı alim-lere, şeyhlere ve üstadlara uymak için kesiyo-ruz.”
Cevap: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ve halifeleri, mezhep imam ları önümüzde örnek olarak dururken, başkasına uymanın ne önemi olacak; üstelik mesele fetva konusu olunca elbette müslümanın ilk işi mezhebinin hükmünü öğrenip yapmaktır.
Alim, şeyh ve üstad olanlar, tabilerine sünneti yaşatmazsa, onlara tabi olmak büyük noksanlıktır vebaldir.
Zaten ‘Masıyette mahluka itaat edilmez’ kaidesine göre sakalı kesmenin dinen yasak olduğunu bildikten sonra, hiç kimsenin buna cevaz vermesi Allah katında geçerli bir özür olmaz.
Peygamberi sevdiğini iddia eden bir müslümanın, elbette O’nun gibi olmaya çalışması gerekir. ‘Bu sünnettir, ne olacak’ deyip hafife almak ciddi müslümanın tavrı olamaz.
Hanımın rızası yok diyerek sakal bırakma-yanlara gelince; yaptığınız bir çok işte hanımın rızası varmı? Sigara içmene razı mı? Eve geç gelmene razı mı? V.s. bir çok işe hanım razı olmadığı halde yapar sın da, sünnete gelince mi hanımını razı edeceksin? Önce Allahını razı et ki herkes razı olsun. Sen takva üzere ol, hanımın da kabu edecektir.
Aslında erkek hanımını düşünmesi ve koruması lazım, ahırette beraber olmanın yollarını bulması lazımken, şimdilerde işler ters döndü. Erkeler hanımların keyfine göre hareket ediyor-lar. Hakiki erkek hanımına sahip olmalıdır ki, onu ahıret tehlikelerinden korusun.
“Kendinizi ve ehlinizi (aile fertlerinizi) ateşten koruyun…” ayetini unutmayalım…