Öyleyse insanın, bilhassa sanatçının, gerçekle ilintisindeki ödev; değişmez gerçekler aramaya çalışarak imkansıza yönelmesi değil, değişmekte olduğunu bildiği gerçeklerden, belli tarihsel şartlar içinde faydalı, ilerletici, insanı açıklayıcı, zenginleştirici sonuçlar alabilmeye çalışmasıdır.Bozkırdaki Çekirdek ile Turk modernleşmesinin belki de kurumsal anlamda en ilginç ve tartışmalı konularından olan Köy Enstituleri'ne gerçeğin safında, insan ve coğrafyanın sınırlarını resmederek kendine özgu bir yaklaşım getiriyor Kemal Tahir. Ne soru sormaktan ne de yanılmaktan korkarak Tek Parti iktidarının eğitim reformu ile rejim bekçiliği arasında bocalayan projesini roman sanatının imkanları ile yeniden duşunmeye çağırıyor bizi.Kemal Tahir, buyuk bir ustalıkla kurguladığı ölmez tiplerini bir duşunce ve deneyim panayırında tartıştırıyor. Ülku ile irade, utopya ile gerçek, siyasal ile toplumsal arasında gergin bir ipin uzerinde yuruyen muhakeme becerisinin verimli sonuçlarını gözler önune seriyor.Bozkırın bozkır, çekirdeğin çekirdek olarak kalmasındaki sır ne anlatır bize? Büyük romancımız, en temelinde işte bu sorunun peşine duşuyor bu kez.