Bekleyeni kıstırır bela. Birilerini yerleştirmek gerek boşluklara. O birileri ki hep beklediğinebenzer. Herkes dönen makaranın peşinde şevkle seğirtirken, bekleyenler bilir ki yollar tastamamölüdür.Kelimeler krallığında inşa edilen bir mabede giriyoruz. Bir bekleme ustasının Beklenenkimdi/neydi? sorusuna aradığı cevap, zamanla harabeye dönen mabedin tozu toprağı arasındaasıl muhatabını buluyor. Ve beklemenin sırrına eriyor.Cennetin Sesi, bekleyişini ferdî bir çığlığa hapsetmek yerine onu toplumsal dayatmaların, varoluşçabalarının, kuşak çatışmalarının atmosferine taşıyor. Bir yüreğin çırpınışı, bir zihnin bocalayışıkarşısında kayıtsız kalanları; engelleri, olamamayı, milyonlarca insan arasında hâlâ yaşananlarıtek bir isme sığdırıyor.Ruhun rengini oluşturan kibrit-i ahmer gibi dünyasını cevhere dönüştürmesi beklenen bu isim,aynı zamanda düşülen kuyunun, sarkıtılan ipin, beklenilenin ve bekleme illetinin ismi oluyor.Zeynep Hicret'ten, beklemenin kıyısında bir ilk roman.