Peygamberler yurdu, sahabeler şehri, evliyâlar durağı bir şehir; ilim, irfân ve edebiyatta pek çok âlim, ârif ve edip yetiştirmişemsâlsiz bir uygarlık merkezi; sultanların gözdesi, seyyâhların uğrağı, sanatkârların ilhâm kaynağı Diyarbakır ...Sayısız kültür ve medeniyetin hafızasını benliğinde özümserken nice milleti kucaklayıp, sayısız topluluğu da bağrına bastı. FakatDiyarbakır'ın bağrına basarken daha da anlam kazandığı, kendini biçimlendirdiği medeniyet ise İslâm oldu. 639 yılında Hz. Ömerdöneminde fethedilen Diyarbakır, İslâmî idârelerle tanışarak sırasıyla Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Hamdâniler, Mervâniler,Selçuklular, İnaloğulları, Nisânoğulları, Artuklular, Eyyubîler, Akkoyunlular, Safevîler ve Osmanlıların egemenliğinde nakış nakışişlenip, ilmek ilmek dokundu.Ali Emîrî, Saîd Paşa, Refî'-i Âmidî, Lebîb Efendi, Abdurrahman 'Avnî, Bâkî, Abbas Mahmud el-Akkâd, Seyfüddîn Âmidî,Zeynelabidin Âmidî, Şeyh İshak İbn Yahya El-Âmidî, Ebdurrehmanê Aqtepî, Mela Ehmed Hîlmî el-Qoxî, Mela Ehmed Yalar,Sezai Karakoç, Celal Yıldırım gibi daha pek çok âlim, ârif ve edîp Diyarbakır'da yetişmiş veya bir şekilde Diyarbakır'a yoludüşmüş güzide şahsiyetler. Farklı zaman, dil ve mekânlarda eser üretmiş olsalar da bütün bu şahsiyetlerin ortak noktası aynı şehrinilim ve irfân ortamından beslenerek yine bu şehrin birikimine değerli katkılar sunmuş olmalarıdır. İşte bu çalışmada zevk vemerakla okuyacağınızı umduğumuz çalışmalar, söz konusu katkıların bir nebze de olsa anlatılması ve tanıtılması amaçlanarakhazırlandı.