“Rabbim! O şeytanların dürtüştürmelerinden sana sığınırım. Ve o şeytanların huzuruma gelmelerinden de sana sığınırım.”(Müminûn, 23/97-98) Yüce Allah, bu iki âyette Rasulullah’a (s.a.v.) ve dolayısıyla biz müslümanlara şeytanın şerrinden kendisine sığınmamızı emrediyor. Zira şeytanın şerrinden emin olmak için Allah’a sığınmaktan başka yol yoktur. Bundan dolayıdır ki şeytanın vesvesesinden Allah’a sı-ğınmanın önemini göstermek ve bunu vurgulu bir şekilde ifade et-mek için “sana sığınırım” sözü, iki âyette de tekrar edilmiştir. Şeyta-nın şerrinden Allah’a sığınmak için herhangi bir maddi önlem alma imkânımız da yoktur. Tek çaremiz, Allah’a sığınmaktır. Bu dua âyetlerinin başında yüce Allah “De ki” buyurarak, Rasulul-lah’a (s.a.v.) bunlarla dua etmesini emrediyor. Her ne kadar bu emir, Rasulullah’a (s.a.v.) olsa da, gerçekte onun ümmeti olan bizleredir. Zira Rasulullah (s.a.v.) insan ve cin şeytanlarının şerlerinden korun-muş olup, Allah tarafından güven altına alınmıştır. Böyle olmasına rağmen ona bu duayı yapmasını emrediyor ki, ümmeti, O’na sığın-maya daha ziyade muhtaç olduklarını anlasınlar. Dolayısıyla bizim için, daima şeytanın şerrinden Allah’a sığınmak bir görevdir. Hata, günah, yanılma, biz insanlar içindir. Zira biz melek değiliz. Kötü duyguların yoğun etkisi altında kalır ve istemeden de olsa gü-naha bulaşma tehlikesiyle karşı karşıya gelirsek, hemen Rabbimize yönelmeli, bizi bunlara sürüklemeye çalışan şeytandan O’na sığın-malı ve bizi bağışlaması için yalvarmalıyız. Hatta böyle durumlara düşmemek için bu duayı dilimizden düşürmemeliyiz.