Cenab Şahabeddin gazeticiliği Babıalı Caddesi`nin havasından uzak, yalnız hazzın zevkiyle tenmiye ederken, o nefis enfüsiyetini bir şüün-nüvis olarak da terbiye etti. Atıda daima denilecek ki Türkçe`de şüün nev`inin velisi odur. Artık Şark için bir intibah devri açıldığını sananlar hep ciddi ulumun, edebiyatın, fikriyayatın en bülend nev`ilerini tenmiyeye bavurdular. Cenab Şahabeddin Bey, mütevazane, şuunu intihab etti. Ne kadar garip bir tecelli. Bütün o mutantan tecrübeler doğarken öldü de, yalnız bir şuun-nüvisin eseri yaşıyor... Hatta ahlaf, Temmuz İnkılabı`nın cereyanlarıyla temas edebilmek için Evrak-ı Eyyam`ı okuyacak. Tıpkı Fransa`da Fronde inkılabını Kardinal Reç, büyük inkılabı ya Youne`dan okuduğumuz gibi. Cenab Şahabeddin Bey, levanten edanın Nergisi`si gibi Nergisi lisanıyla Türanılık yapmıyor. Düşünceleri de usulü gibi Osmanlı... Cenab Şahabeddin Bey, Evrak-ı Eyyam`ı bir gün cild halinde bir şaheser olmak için yazmadı. Madem ki Türkçe`de şunu bu kadar mükemmel bir tarzda belirtti, şüphesiz bütün bu mebahise ait fikirlerini, şimdiden sonra da dinleyeceğiz..."