Kur'ân-ı Kerim, en yüksek bir kitab-ı ilâhîdir. Bu kitâb-ı celîlin her sûresi, her âyeti birçokhakîkatlerin, hikmetlerin en şeffaf bir menbaıdır. İnsaniyet ufuklarını hidayet nurları ile aydınlatanbu lâhûtî sûrelerin, âyetlerin dimağlara verdiği inkişâf, kalblere bahşettiği inşirâh her türlütasavvurların fevkindedir. Bu latîf sûrelerin, bu bedi' âyetlerin revnak ve letâfeti, ahenk veintizâmı, letâif ve işareti yanında en nûrânî bahar sabahları pek sönüktür, en şetaretli ırmaklarınruhnevaz cereyanı pek ahenksizdir. Bütün fıtratın rengin levhaları, dil-nişîn manzaraları peksolgundur. Bütün hekimlerin ve ediblerin en yüksek fikirleri, en beliğ neşîdeleri birer ruhsuzhayalden ibarettir.İşte bir numune olmak üzere biz şu mubarek Sûre-i Feth'e şöyle bir dikkat edelim. Ya Rabbi!Ne kudsî, ruhperver bir sûre-i celîle! Bu ulvî sûrenin her âyeti bir nübüvvet mucizesi, bir hikmetkaynağı, bir beşâret ve saâdet matla'ı.Daha ilk âyetlerinden itibaren cihânşumûl, pürlemean bir fütûhât sahası gözlere çarpıyor, pekbüyük bir ğufrân müjdesi temiz ruhları manevi neşvelere gark ediyor, en lâtif bir hidayet nefhası,bir nusret nesimî bütün nezih kalblere tarâvetler verip duruyor.Bu semâvi âyetler takip edildikçe melekûtî ilâhiyenin bir beyan vus'atı, müfekkirelerihayretler içinde bırakıyor, beşerî hayatın saf safhaları, mütelevvin manzaraları, lekedâr sahifeleribirer birer gürlüyor. İçtimai varlığın en esrarengiz hal'at-i ruhiyesi inkişafa başlıyor, muhteliftabâkat için mukadder olan feyizler, mahrumiyetler, mükâfatlar, ukûbetler pek açık bir haldemüşâhade olunuyor.Bâhusus bu mukaddes âyetlere baktıkça beşeriyetin tarihi hayatına ebedi şerefler veren,nâsiyelerinden fazilet ve kudsiyet ziyâları lemeân edip duran pek celâdetli bir diyânet ketibesininne kadar büyük heyecanlar içinde bir mâbâ'di ilâhinin ziyaretine koşup gittiği ve mâbûdi kadiminatebe-i azametine ne kadar büyük bir ubûdiyet şevkiyle kapandığı nazarı ihtibâhe çarpıyor.