Fıkıh usulü, İslam geleneğinde aklî ve şer‘î ilimler şeklinde yapılan ikili tasnifte Gazzâlî'nin ifadesiyleaklınveşer‘înbirleştiği bir ilim olarak kabul edilir. Yine fıkıh usulü, İslam geleneğinde yöntem meselesinin müstakil bir disiplin çerçevesinde ele alındığı yegâne disiplindir. Esas itibariyle fıkhın nazariyatı olmakla birlikte fıkıh usulü, sadece fıkıh ile ilgili değil, tüm şer‘î ilimlerle ilgili bir disiplindir. Bu yönüyle fıkıh usulü, klasik dönemde şer‘î ilimler arasında ortak bir dil ve zemin oluşturmak gibi bir işleve de sahip olmuştur.
KısacaMirkâtolarak meşhur olanMirkâtü'l-vusûl ilâ ilmi'l-usûlde Osmanlı Devletinin yükseliş döneminin önde gelen âlimlerinden ve Fatih Sultan Mehmet'in de hocalarından olan Molla Hüsrev'in (ö. 885/1480) fıkıh usulüne dair yazdığı, eskilerin tabiriylemetn-i metînolan bir eserdir.Mirkât, kısa olmasına rağmen fıkıh usulünün hemen her konusuna değinen bir metindir. Fıkıh usulü yazımındaki temel iki yöntemden özellikle Hanefilerle özdeşleşmiş olanfukahâ yöntemiMirkât'ta da kullanılmıştır. Molla Hüsrev mümkün olduğunca her usul kaidesini fer‘î bir mesele ile örneklendirme yoluna gitmiştir.Mirkâtüzerine müellif daha sonraMir'âtü'l-usûlismiyle bir şerh yazmış ve şerh ve metin birbiriyle âdeta özdeşleşmiştir. Yazıldığı dönemden itibaren büyük bir ilgiye mazhar olmuş ve eser üzerine çok sayıda haşiye yazılmıştır.