M. Fuat Sezgin, sahabe döneminden itibaren hadis kitabetinin ve yazılı hadis belgelerinin istinsah usulüne dair çok sayıda kayıtlı bilginin var olduğunu ileri sürmüştür. Ona göre, Isnad sistemi, hadis literatürünün oluşumunda temel teşkil etmiştir. O, senette hem yazılı kaynakların müellif isimleri hem de çok katı kurallar doğrultusunda kendilerine belirli eserleri rivayet etme izni verilen ravilerin isimleri bulunmaktadır. Birer dipnot hükmünde olan bu raviler aynı zamanda yazılı kaynaklara işaret etmektedir. Zira önceleri şimdiki gibi kitaplarda dipnot olarak kaynak eser gösterilmezdi. Direkt şahıs ismi yazılırdı. Bir rivayet, zincirine göre sıralanır, aynı zamanda da yazılı bir kaynağa dayanırdı. Dolayısı ile bu durum, hadislerin şifahi kültürden ziyade yazılı kaynaklara dayandığını göstermektedir. Çünkü rivayet zincirinde yer alan isimler, kendilerinden önceki kişilerden hadis nakledince, kendileri ve onları dinleyenler, bu nakillerin kimlere ve hangi yazılı belgelere dayandığını biliyorlardı. Bundan dolayı onlar çoğu zaman o yazılı belgelere atıfta bulunmaya ihtiyaç duymuyorlardı. Çükü o zaman için, bu durum bilinen bir bilimsel gerçek idi. Netice olarak isnad sistemi, Islâm'ın erken dönemine ait büyük ölçüde kaybolmuş edebiyatın yeni parçalarını tespit etmek ve hatta bazı eserleri yeniden inşa edebilmek için kullanacağımız önemli bir yoldur.