Tarih sahnesine çıkışının üzerinden çok zaman geçmeden sınırlarını Avrupa yönünde olağanüstü bir hızla genişleten Osmanlı Devleti’nin büyük bir imparatorluk olma aşmasındaki önderlerinden biri hiç şüphesiz İstanbul Fatihi Sultan II. Mehmed’in babası Sultan II. Murad Han’dır. Osmanlı padişahları içerisinde kişiliği, devlet adamlığı, siyasi kararları ve mücadeleleri ile belirgin bir yeri olan II. Murad, Anadolu’da kendisi ile rekabet halindeki beyliklerin önemli bir kısmını Osmanlı çatısı altına almayı başarmış, Haçlı saldırılarının devamı mahiyetindeki Varna ve II. Kosova savaşlarını kazanarak Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki varlığını kalıcı hale getirmiştir. Askerî, mali ve idari bakımdan devletin müesseselerini güçlendirmiştir. Yönetimi altındaki Müslüman-gayrimüslim Osmanlı halkı en müreffeh dönemlerinden birini yaşamıştır. II. Murad, yaptırdığı çok sayıda hayır eseri ile göz dolduran bir padişahtır. O kadar ki; bu kıymetli çalışmalarından dolayı, yaşadığı dönemde “Ebulhayr” (iyiliğin babası, hayır sahibi) olarak isimlendirilmiştir. İlim adamlarına değer vermiş, onları desteklemiş, medreseler kurdurtmuş, ilmî faaliyetlere, kültür ve edebiyatın gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Sultan II. Murad’ı, halkı cömert ve merhametli, müttefikleri anlaşmalarına sadık, rakipleri dirayetli bir yönetici olarak tanımlamışlardır. Devletinin menfaatlerini en üst düzeyde gözetmiş olan bu değerli Osmanlı padişahı, henüz hayatta iken tahtı oğluna bırakacak kadar ihtiraslardan arınmış bir şahsiyettir.