Sözlüğün ilim dünyasında büyük bir yeri olduğu ve sözlüksüz medenî bir toplum düşünülemeyeceği bir gerçektir. Okuyan, araştıran bir kimse, ister kendi dilinde, ister yabancı bir dilde olsun, anlayamadığı kelimeleri sözlüklerde arar, onun yardımıyla birçok ilmî eksikliklerini giderir.Türkler, İslamiyet i kabul ettikten sonra Kur ân-ı Kerîm i, Hadîs-i Şerifleri ve diğer dinî ilimleri öğrenmek ihtiyacını duymuşlar. Bu kitapların Arapça olmaları, onları Arapça öğrenmeye zorlamıştır. Milletler hayatında uzun sayılmayan bir zaman içersinde birçok ilim sahasında değerli eserler yazarak seslerini duyurmuşlardır, tşte takdim etmeye çalıştığımız Ferişteoğlu ve Kânûn-ı İlahi sözlükleri Türkler tarafından yazılmış binlerce eserden sadece iki tanesi olup, Arapça-Türkçe sözlüklerin yazılmasında atılan ilk adımlardan sayılmışlardır. İlk adım olmasından dolayıdır ki, bu sözlükler küçük ve eksiktirler. Malum olduğu üzere her teşebbüs önce küçük ve eksik başlar, zamanla gelişir, eksiklikler giderilir, varsa hatalar düzeltilir, tekâmüle doğru yol alır.Ferişteoğlu ve Kânûn-ı İlahi sözlükleri Türk dili bakımından değerlidir. Zira bu sözlükler VIII-IX/XIV-XV. yüzyılların dilini yansıtmakta olup, Türkiye Türkçesi nde kullanılmayan birçok Türkçe kelime ve şiveler onlarda yer almaktadır. Nitekim Türk Dil Kurumu, bu iki eseri taratmış, onlarda bulunan birçok Türkçe kelimeye yayınladığı "Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü" adlı eserinde yer vermiştir. Gerek Türk menşeli, gerekse Türkçeleşmiş yabancı kaynaklı Türkçe kelimelerin yanı sıra, bugün hayatını yitirmiş bu asil Türkçe kelimeleri canlandırmakla Türkçemizin daha da zenginleşeceği kanaatindeyiz. Bu da ancak kütüphanelerimizin raflarında bulunan bu kabilden değerli eserlerin araştırılıp yayınlanmasıyla gerçekleşebilir.Araştırmasını yapıp sunmağa çalıştığımız Sözlükler iki tanedir:1.Ferişteoğlu Lügatı: Bu sözlük H. VIII yüzyılın sonlarında zamanının en ileri gelen âlimlerinden Abdullatif b. Melek tarafından değişik vezin ve kafiyede manzum olarak yazılmış, daha ziyade Kur ân-ı Kerîm de geçen kelimelere ağırlık verilmiştir. Bu eser, çalışmamızın içerisinde biri müellif tarafından yazıldığı gibi manzum, diğeri tarafımızdan sınırlı alfabetik sıraya göre tertib edilmiş olarak arka arkaya sunulmuştur.2.Lugat-ı Kânûn-ı İlahi: Abdulmecid b. Abdullatif b. Ferişte tarafından 854/1450 de yazılan bu eser mensurdur. Hemen hemen tamamı Kur an-ı Kerim de geçen kelimeleri ihtiva etmekte olduğundan, bazı kaynaklarda ve birçok kütüphane fişlerinde Lugat-ı Kur an olarak gösterilmektedir.Bu eserler üzerinde ne yazık ki şimdiye kadar ciddî bir çalışma olmamıştır. Ferişteoğlu Lügatı tetkik edilmeden yayınlandığından hataları çoktur. Hele Lugat-ı Kânûn-ı İlahi üzerinde pek durulmamıştır. Biz, bir taraftan fişlemelerin uzunluğundan kaçınmadan orijinaline en yakın ve sistematik bir şekilde bu eseri ortaya koymaya gayret ettik, bir taraftan da manzum olan bu lügati alfabetik sıraya göre tertib ederek sunmuş bulunuyoruz. Böylece okuyucu dilediği kelimeyi ve karşılığını hiçbir zorluk çekmeden elde edebilecektir. Lugat-ı Kânûn-ı İlahi ise sistematik değilse bile esasen alfabetik sıraya göre yazıldığından onun sırasını aynen muhafaza ettik. Her iki luğatta müphem olan kelimeleri parantez içerisinde açıkladık, eksikleri ise köşeli parantezle [ ] gösterdik.Adı geçen bu iki eserin bulabildiğimiz bütün yazma nüshalarını tetkik ettik, müellif nüshasına rastlayamadığımız için tarih itibariyle müellife en yakın nüshaları esas aldık. Arapça kelimeleri Arap aksanına yakın bir tarzda transkribe ettik.Çalışmamızı sağlam temele oturtmak gayesiyle birçok yan eserden yararlandık. Müelliflerin doğup büyüdüğü İzmir e bağlı Tire ilçesine gidip yerlilerle görüştük. Ferişteoğulları hakkında derleyebildiğimiz kadar bilgiler elde ettik, onları değerlendirmeye çalıştık. Bununla beraber elbette ki hata ve eksikliklerimiz vardır. Hoş görülmesini dileriz.