İlber Ortaylı Seçkisi Set 2-3 Kitap Takım Kitap Açıklaması Abdülhamid'in Dış PolitikasıFeroze Yasamee, çalışkan, geniş bilgili ve 19. yüzyıl Osmanlı-Balkan tarihinin üstadı bir tarihçi. Sultan Abdülhamid ve döneminin dış politikası için ciddi okuma yapmak isteyenlere tavsiye edilir.-İlber Ortaylı-Büyük zayiatlar verildiği, önemli toprakların kaybedildiği ve mali olarak kriz boyutunda sorunların yaşandığı bir dönemde tahta çıktı II. Abdülhamid. Hemen peşinden gelen siyasi kargaşa ortamı, meşrutiyet taraftarlarının faaliyetleri ve Sultan Abdülaziz'in şüpheli intiharı, Düvel-i Muazzama (Büyük Güçler) için hasta adamı artık ortadan kaldırmak için uygun bir zemin hazırlamış gibi görünüyordu.Abdülhamid dönemi ile ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan Feroze A. K. Yasamee, Abdülhamid'in Dış Politikasıkitabıyla arşiv belgelerinin eşliğinde ve son derece itidalli bir üslupla Düvel-i Muazzama karşısındaki Osmanlı'nın nasıl ayakta kaldığını anlatıyor. Ayastefanos, Berlin, Kıbrıs Anlaşmaları, Almanya ile kurulan yakınlık, Mısır krizi, Rusya ile yaşanan gerginliğin yumuşatılması, Sudan'daki gelişmeler, Doğru Rumeli krizi ve çözümü, Batum, Boğazlar, Mısır, Bulgar krizi, Akdeniz Mutabakatı, Üçlü İttifak, Mısır Anlaşması gibi son derece kritik konuları derinlemesine analiz eden Yasamee, ortaya çok özgün bir Abdülhamid portresi çıkarıyor.Sadece Osmanlı arşivlerinden değil Almanya, İngiltere, Avusturya, Yugoslavya, Bulgaristan ve Rus arşivlerinden de yararlanarak hazırlanan ve dönemle ilgili yerli-yabancı tüm çalışmalarda mutlaka atıfta bulunulan bu kitabın, Türkiye'de II. Abdülhamid'e dair yeni bir bakış açısı kazandıracağını düşünüyoruz. Savaş Günlükleri İkinci Dünya Savaşı ve Mussolini İtalyası'na ışık tutan temel kaynaklardan biri.-İlber Ortaylı-Mussolini'nin damadı ve İtalya Dışişleri Bakanı olan Kont Galeazzo Ciano, 11 Ocak 1944'te, Yüksek Faşist Konsey'de Mussolini'nin görevden alınması lehine oy kullanan diğer kişilerle birlikte kurşuna dizildi. Sumner Welles'in hakkında, Zamanımızın en kıymetli tarihi belgelerinden biri dediği ve Ciano'nun İkinci Dünya Savaşı'nı biçimlendiren en önemli kişilerle yaptığı görüşmeleri ve düşüncelerini içeren günlüğü ise, Almanların ve Mussolini'nin aksi yöndeki çabalarına rağmen, karısı Edda tarafından Müttefiklere ulaştırıldı. Savaş Günlükleri, Nazi liderlerinin yargılandıkları Nürnberg Mahkemeleri'nde saldırı savaşı tasarlamak suçu isnat edilen eski Almanya Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop'un aleyhine delil olarak sunuldu. Kont, İtalya'yı kazanırsa dahi kaybedebi¬leceği bir savaşa sokmamak hususunda Mussolini'den daha öngörülü olduğunu kanıtlamıştı. Savaş Günlükleri'nin içerdiği bilgiler, İtalya'nın nere¬deyse kansız bir şekilde Arnavutluk'u ilhak edişini, Hırvatistan üzerindeki planlarını, ülkenin İkinci Dünya Savaşı'na ne kadar hazırlıksız bir şekilde girdiğini, Yunanistan'daki ve Kuzey Afrika'da yaşadığı felaket¬leri anlamak adına altın değeri taşımaktadır. Ciano'nun, Almanların bu ülkeyi istila etme planlarını Belçika'ya sızdırdığı ve Japon hükümetinin Pearl Harbor baskınından dört gün evvel Alman ve İtalyan hükümetlerini bilgilendirdiği gibi tarihi bilgiler de ilk kez bu vesikada ortaya çıkmıştır. Ayrıca günlükler, İtalya'nın Balkanlar'da Türkiye'yi dikkatle gözlemlemek suretiyle icra ettiği politikayla, Mussolini İtalyası'nın savaş öncesinde ve savaş sırasında Türkiye'ye karşı benimsediği tutuma dair mühim bilgiler içermektedir. Willi¬am Shirer gibi yazarların, döneme ilişkin kült kitaplarını kaleme alırken sıklıkla istifade ettikleri Savaş Günlükleri, sunduğu eşsiz bilgilerle okuyucuyu İkinci Dünya Savaşı'na dair birçok hususta aydınlatacağı gibi, ona siyasi tarihin en çalkantılı dönemlerinden birinde, amansız bir güç siyaseti ile iç içe geçen diplomasinin nasıl icra edildiğine ilişkin, izlerini günümüzde de bulabileceği mühim kesitler sunacaktır. Büyük Savaş'ın Kara Kutusu Naci Yorulmaz'ın kaleme aldığı ve daha önce İngilizcesini okuduğum Büyük Savaşın Kara Kutusu Kronik Kitap tarafından Türkçeye kazandırılmış bulunuyor. Osmanlı ile Almanya arasındaki ilişkilerde akıllarda en çok kalan kişilik Von der Goltz Paşa ve Osmanlı ordusunun Rus Harbi'nden (93 Harbi) sonraki reformunda da Alman savunma sanayisinin Osmanlı silah pazarındaki etkisidir. Önceleri Amerika ile yapılan yoğun silah ticareti özellikle II. Abdülhamid'den sonra Almanya ile yapılan silah ticaretine dönüşmüştür. Türk ataşemiliterlerinin, önceleri Almanya'da eğitim gören subaylar arasından seçilmesi ve gelen Alman askeri müşavirlerin Türk ordusunun özelliklerini çok iyi kavraması dolayısıyla söz konusu silah ticaretin geliştiği sık dile getirilir. Aslında bir gerçeği de unutmamak gerekir ki I. Dünya Harbi'nden evvel silah sanayisi içinde Almanya'nın ve Çekya'daki tesisler dolayısıyla Avusturya'nın da özel bir yeri vardır. İşte kitapta açıklıkla gösterildiği gibi Osmanlı İmparatorluğu zamanla bu ülkelerin silah firmalarının rekabet ettiği önemli bir pazar haline gelmiştir. Kitabında bu konuları dikkatli bir şekilde ele alıp inceleyen Naci Yorulmaz'ın bu çalışmasının II. Abdülhamid ve sonrası döneme ilgi duyanlar ile savunma sanayisi ve silah ticareti konularında okuma yapmak isteyenler için de oldukça yararlı olacağı kanısındayım.İlber Ortaylı, Galatasaray ÜniversitesiDr. Naci Yorulmaz, Osmanlıca, İngilizce ve Almanca kaynakların eşliğinde yakın tarihin daha önce ele alınmamış bir konusunu, benzersiz biçimde ele alıyor. II. Abdülhamid döneminden I. Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı silah pazarının perde arkası, Yorulmaz'ın akıcı üslubuyla Büyük Savaşın Kara Kutusu'nda ortaya çıkıyor. Kitap, Almanya-Osmanlı silah ticareti örneğiyle uluslararası silah satışlarının dış politika aracı olarak nasıl kullanıldığını dört farklı ülkenin zengin arşiv belgeleriyle açık bir şekilde gösteriyor. Alman askeri danışmanların, dış temsilciliklerin silah pazarında oynadıkları etkin rolü, şahsi diplomasinin hem dış politika inşa sürecindeki hem de silah satışlarındaki belirleyici gücü ve silah satışlarının politik şantaj malzemesi olarak nasıl kullanıldığı bu kitapta gün yüzüne çıkıyor. Osmanlı'yı Almanya ile ittifak halinde Büyük Savaş'a sürükleyen çok yönlü süreci uluslararası silah satışlarıyla ilişkilendiren Yorulmaz bu konuda özgün bir yaklaşımı da tartışmaya açıyor.Sultan II. Abdülhamid ve sonrası dönemi çok farklı bir açıdan ele alan Büyük Savaşın Kara Kutusu, Osmanlı-Almanya ilişkilerini çalışacak birçok tarihçi için önemli bir başvuru kaynağı olmanın yanı sıra siyasi ve askeri tarih, iktisat tarihi ve uluslararası ilişkiler tarihi alanlarına ilgi duyan herkese hitap eden öncü ve yenilikçi bir çalışma.(Tanıtım Bülteninden)