İslam düşüncesi, insanı tüm varlık yapısı ile göz önünde bulunduran biricik düşünce sistemidir. İslam düşüncesini, Kur´an ve Sünnetin verileriyle değerlendirdiğimizde, Allah´ın okunan kitabı olan Kur´an ile yaşanan kitabı olan fıtrat arasında bir çelişki olmadığını ilk bakışta görebiliriz. Kur´an´ın ifadesiyle bu bir "sünnet´ul-lah"tır. Eğer bir çelişki varsa eksiklik, ya bağlantıyı iyi kuramayan fertlerde veya araçlardadır.İslam düşüncesi, insan gerçeğini ele alırken de bu ana motivden hareket eder. İslam düşüncesinde insan, bir avuç çamurdan ibaret olan bedenle, ilahi soluktan (nefha) ibaret olan ruhtan meydana gelmektedir. Bu ikisi arasında tam bir denge kurulmuştur. Bu sebeple İslam, insanı ne salt ruhtan meydana gelen melek yapmak ister, ne de büsbütün çamura bulanmış olan şeytan. İnsanın şeytani özellikler taşıyan bedeni cephesini reddetmediği gibi, melekliği karekterize eden ruhani cephesini de abartmaz. Beden ve ruhun içiçe ve yanyana yaşadığı, kimi zaman birinin kimi zaman diğerinin baskın çıktığı bir bünyeyi göz önünde bulundurur.İslam düşüncesinin gerek çağlar içinde, gerekse günümüzdeki dinamizmi, işte bu insan anlayışına dayanmaktadır. Hasılı İslam, insanı insanca yorumlayan biricik düşünce sistemidir.