İslam dünyasının bazı dönemleri çok buhranlı geçmiştir. İçindebulunduğumuz dönemde ciddi buhranların yaşandığı birdönemdir. Bu sıkıntıların hem maddi hem manevi ayağı bulunmaktadır.Maddi tarafını zaten net bir şekilde görmekteyiz.Manevi cephesine gelince, İslam kültürünün en temelde iki anakaynağı olan Kur’an ve sünnete de bir kısım şüphelerle yaklaşılmaktadır.Bu iki ana kaynağa hücum edilirken sünnetin önplanda tutulduğunu görmekteyiz. Bunun ana sebebi Kur’an-ıKerim’i açıklayan, Kur’an’ın anlaşılmasını sağlayan ve yeni hükümlergetiren sünnet tarafı inkâr edilirse, bunun bir sonrakiaşamasının Kur’an-ı Kerim olduğu şüphesizdir. Çünkü temeldeKur’an’ın etrafında zırh olan şeyler; devlet, sünnet-i seniyye vehakiki İslam âlimleridir. Kur’an-ı Kerim’e savaş açan zihniyetleröncelikle İslam âlimlerini itibarsızlaştırıp, daha sonra sünnet-iseniyyeye hadisler üzerinden hücum ederek sünnetin elini zayıflatılmayıhedeflemektedirler. Yapmış olduğumuz bu çalışmadahedefimiz, öncelikle, Kur’an ve sünnete gelen hücumları -ilim vehayatlarıyla ümmete istinad olarak- engelleyen İslam âlimlerininhayatlarından bir kısım hatıralara yer vermektir. Bunu yaparakbir nebze olsun onları tanıtmak ve itibarlarının ne kadar yüksekolduğunu ortaya koymaktır. Yoksa bu çalışma, bu âlimleribütün hayatlarıyla araştıran derin bir çalışma değildir. Biz buçalışmada yalnızca bir tasnif ve bilgilendirme yapmak istedik.Kendi yorumlarımızı katmadık. Çünkü bu güzîde âlimlerimizinhatıraları, Cenabı-ı Hakkı razı etmek için gayretleri, bizim başkabir şey söylememize ihtiyaç bırakmamaktadır.
Merhum Ebu Gudde Hocanın İmam-ı A’zam (ra)’dan naklettiğişu ifadeler, maksadımıza ışık tutmaktadır: “Âlimlerin güzelliklerinianlatan hikâyeler bana fıkhın birçok meselesinden dahasevimli gelir. Çünkü bu hikâyeler bize âlimlerin edeb ve ahlakınıöğretir” demiştir.
Bundan dolayıdır ki hidayet kandilleri diyebileceğimiz büyük insanlarınsevgili ve sevimli halleri, bizim dünyamızda çok farklıufuklar açıp, bizi Allah’a (cc) yakınlaştırır. Bu kıssaların neticesinde,onların mana iklimine girerek, onların yaptıkları işlerdekisamimiyetlerini okumak hayatımıza renk katacaktır. Onlar o kadargüzide insanlar ki onlardan bahsetmek bize her daim Allah’ıhatırlatır ve inşallah rahmete mazhar olmamıza vesile olur. Süfyanb. Uyeyne (ra): “Salih kimselerin anıldığı yere rahmet iner”diyerek bu hakikate temas eder.
Bunlarla beraber bu hatıralar bize şunları da kazandırır; heyecansız,boş geçen vaktimizin aslında ne kadar değerli olduğu vene kadar büyük bir nimet olduğunu hatırlar, bu âlimlerin dünyahayatında nasıl işler başardıklarını okudukça da şevkimiz,gayretimiz ziyadeleşir. Ayrıca onların hayat kıssalarındaki ogüzel ahlak ve edeplerinden istifade eder, hayatımızı o hidayetrehberleri gibi düzenlemeye çalışırız. Bazen de kendimizi öylekaptırırız ki onların hüzünleriyle hüzünlenir, onların sevinçleriyleseviniriz. Günahlardan arınmamıza ve Rabbimiz katındadeğerimizin artmasına vesile olan musibetlere karşı göstermişoldukları sabrı gördükçe, bizler de başımıza gelen musibetlerekarşı nasıl davranmamız gerektiğinin pratiğini onların bu kıssalarındagörürüz.
Bugün önem arz eden diğer bir mesele ise, bizden önce yaşamışolan iman sahiplerine nasıl bir tavır takınacağımızdır. Neyazık ki âlim kisvesinde olan bir kısım insanlar, sanki bu ümmetiniman ve amel ekseninde hiçbir ihtiyaçları kalmamış, asılihtiyacın önceki âlimleri tenkid etmek olduğu anlayışları, hiçbirşekilde doğru değildir. Binaenaleyh Cenab-ı Hak bizleri terbiyeederken, bazen emir ve nehiy makamında terbiye eder. Bazen debir duayı bize öğretir, o dua vesilesi ile bizi terbiye eder. Bizleribaşta Sahabe Efendilerimiz olmak üzere önceki iman sahiplerinenasıl tavır takınacağımızı Haşr Suresi 10. ayeti ile bize dersvermektedir.
“Onlardan (Muhacirlerle Ensâr’dan) sonra gelenler ise derler ki:Rabbimiz! Bize ve iman (ciheti) ile bizi geçmiş olan kardeşlerimizemağfiret eyle! Kalblerimizde iman edenlere karşı bir kinbırakma! Rabbimiz! Şübhesiz ki sen, Raûf (çok şefkat eden)sin,Rahîm (çok merhamet eden)sin!”
Üstad Bediüzzaman ise mana itibariyle şöyle demektedir. “Bizdenönceki büyüklerin hikmetini bilmediğimiz bir kısım işlerinibeğenmemek, onlara karşı kötü bir zanda bulunmaktır. Bu isemaddi-manevi birliğimizi zedeler.” Bundan dolayı en güzide cevherlerdendaha değerli olan bu âlimlerimize karşı tavrımız herdaim hürmet, muhabbet ve dua olmalıdır.
Yıllardır bir kısım kitap ve filmlerde, tarihte olmayan, yaşamamışkimselerin yalancı hayatlarıyla şekillenen dünyalarımızı,kendi içimizden, gerçekten yaşamış ve gerçek hayatlarıyla bizlererehber olacak bu kutlu insanların hayatlarından gerçek manadaistifade ederek yeniden şekillendirmemiz gerekmektedir.İslam büyüklerimizin o güzellikleriyle, hayatımıza çekidüzenvermek hepimiz için zaruri olup, kendimizin ve evlatlarımızındaha güzel yetişmelerine vesile olacaktır inşallah.
Bu çalışma İslam büyüklerinin yaşanmış binlerle kıssalarındanseçilmiş küçük bir buket gibi sizlere sunulmuştur. O dünyadanbir damla hükmündedir. Saydığımız hayırlardan bir kısmına vesileolması ümidiyle…