"Hayır hayır, olamaz! Gerçekten daha gerçekti gördüğü. Güneş gibi apaşikar, aya gibi pırıl pırıl pırıldı... Eşiğine fırlattı bedenini, `Ey yazgımın gülü! Ey alnımın ak yazısı!` diye bağırdı, `Söyle bana hangi bağın gülüsün sen?` Peri dile gelerek, seslerin en güzeliyle, `Ey yüreğimin sancısı!` dedi, `Keşiş dağının gülü, İriskin bağının sümbülüyüm ben. Sen be söyle bana, hangi rüziğar arttı seni buralara?` Şehzade, anka kuşunun kanatlarına binmişti sanki; `Ey nergis bakışlım! Ey hilal nakışlım! Gönlümün rüzigâları getirdi beni buralara...` Elif ile lam gibi birbirlerine öyle sarıldılar ki, ne gözler görmüş, ne kulaklar işitmiş böyle bir kavuşmayı..."