Güzellik algısının bütünüyle değişim göstermeye başlamasıyla daha önce sanatın güzelliğinden mahrum bırakılan kötü, çirkin gibi negatif unsurlar edebiyatta kendilerine yer bulmaya, estetik bir unsur olarak görülmeye ve işlenmeye başlanır. Edebiyat da bireysel bir iç durumu, çekici ve derin bir tutumu, psikolojik bir tutarsızlığı veya çelişik bir bozukluğu, şiddeti, güç unsurunu, çirkinlik ve sahtelik olarak kötüyü neredeyse sayısız çehresiyle konu edinir. Edebiyatın kötüye değer atfederek onu yükseltmesi ve sanatsal bağlamda estetik olarak var kılması gibi kötü de değişen ve derinleşen yüzüyle edebiyatı yaratıcılık noktasında olumlu anlamda etkilemektedir. Hacer Selçuk, Kötülük Estetiği'nde, farklı dönem ve edebiyatlardan seçilen üç kötücül kahraman üzerinden kötünün ve kötülüğün ele alınışındaki değişimi incelemektedir. Ayrıca, edebiyatın kötüyü işlemede diğer sanat dallarından nasıl ayrıldığını, kötüye yaklaşımın değişmesinde, kötünün yaratıcı bir unsura dönüşerek güzel ve iyi üzerinde etkili olmasında, zekâ ve bilginlikle birleşerek hayranlık uyandırmasında ve nihayetinde estetik bir unsur olarak işlenmesinde nasıl işlevsel olduğunu da sorgulamaktadır.