1) Okuyanın abdest üzere olmasıdır, yani en kâmil (en üstün) bir taharet (temizlik) üzere bulunmasıdır.
Hatta mümkünse, Kur’ân okumak için yıkanmalı, en güzel elbisesini giymeli, koku sürünmeli, bulduğu en güzel buhuru yakmalı, eğer bunllar mümkün olmazsa sadece abdestli bulunması kâfi (yeterli)dir. Tâzim ve tathir (Kur’ân’a hürmet ve ağzını temizlemek) için misvak kullanması da sünnettir.
2) Ayakta veya otururken edepli ve ağırbaşlı olmasıdır.
3) Kıbleye dönmesidir.
4) Başını eğmesidir.
5 ) Bağdaş kurmaması, yastık, duvar gibi şeylere yaslanmaması, kibirli bir vaziyette (bacak bacak üzerine atarak) oturmaması ve hocasının önünde gayet edepli ve vakarlı bir şekilde oturduğu gibi yalnızken de öyle oturmasıdır.
Hallerin en güzeli, Kur’ân’ı camide, ayakta namaz kılarken okumakttır. İşte bu, amellerin en üstünlerindendir. Eğer bir özür yokken abddestsiz ve yatakta yaslanarak okursa, yine de fazileti vardır, ama geride zikredilen hallerden derece bakımından aşağıdır. Zira Mevlâ Te‘âlâ Hazretleri kendisini zikredenlerin hallerini beyan ederken:
﴿ اَلَّذ۪ينَ يَذْكُرُونَ الٰهّلَ قِيَاماً وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ ﴾ “O kimseler ki, Allâh’ı ayakta, oturdukları halde ve yanları üzere yaslandıkları halde zikrederler” (Âli İmran Suresi:191’den) buyurarak hepsini medh-ü senâ etmiştir. Ancak, önce ayakta olmayı zikretmiş sonra, oturmmayı daha sonra yaslanmayı beyan etmiştir ve bu sıra üzere hallerin faziletlerini tertip etmiştir.