Lalegül Dergisi Mart 2024 - Sayı 133
Tüm İslam Alemi on bir ayın sultanı Ramazan-ı şerif ayını heyecanla karşılamaya hazırlanıyor. Çünkü bu mübarek ay Allah-u Teala’nın kullarını mağfiret buyurduğu, günahlarını affedip cehennemden azad ettiği bir aydır. Fazileti büyük kazancı çoktur. Bu mübarek ay vesilesiyle ümmete ilâhî ihsanlar yağar. Rabbimizin Rahmân ve Rahîm sıfatlarının tecellisi tüm âlemi ve gönülleri doldurur. İşte bu nur ayı, paslanan kalplerimizi cilalamak ve ebedi ahiret yurduna hazırlanmak için bulunmaz bir fırsattır.
Ancak bu mübarek ayı maksadına uygun bir şekilde kalp huzuruyla geçirebilmek için dikkatli olmak gerekir. Çünkü bütün sene milli ve mânevi değerlerimize ters düşen, ne idüğü belirsiz program ve diziler yayınlayan bazı televizyon kanalları, Ramazan Ayı gelince muhafazakâr bir kisveye bürünürler, reyting endişesiyle dini ağırlıklı programlar yapmaya başlarlar. Ve bu programlara katılan bazı hoca taslakları, Müslümanların kafasını karıştıracak ve kalp cemiyetini bozacak türden bir takım konular ortaya atıp bu konuları da uluorta tartışırlar. Yorumlar, fetvalar, içtihatlar gırla gider.
Ayrıca önceki senelerden de hatırlayacağımız üzere, bazı medya organları ve sosyal medyada adeta hazır kıta bekleyen bir gürûh “oruç tutmadıkları için dayak yediler”, “Oruç tutmayan gençlere linç girişimi” türünden, Ramazan Ayı’na mahsus yaptıkları yalan ve dezenformasyon haberlerle suni bir gündem oluşturmaya çalışırlar.
Hulâsa, kazancı çok fazileti büyük olan bu mübarek ayda kalp cemiyetimizi ve manevi huzurumuzu bozacak olan bu tür hadiselere karşı tedbirli davranmalı, birtakım şeytani tuzaklara karşı da son derece dikkatli olmalıyız. Çünkü Ramazan Ayı, adeta bütün senemizi etkileyecek olan bir mihenktir. Nitekim Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
“Cuma günü sâlim olursa (huzûru kalple geçerse) bütün hafta sâlim olur. Ramazan Ayı sâlim olursa bütün sene sâlim olur.”
(Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, No:21049)
Hadis-i şerif’te de zikredildiği üzere; Ramazan Ayı kalp huzuruyla geçen kimsenin tüm senesi kalp huzuruyla geçer. Fakat kalp huzuru olmadan dağınıklık üzere geçen kimsenin ise bütün senesi dağınıklık üzere geçer. O halde bu mübarek ayda kalp huzurunu muhafaza edebilmek için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. Kavgadan, gürültüden, polemikten uzak durduğumuz gibi, Ehli Sünnet ulemasının görüşlerine aykırı olan fikirleri dillendirip sapık fırkaların borazanlığını yapan müctehid taslaklarına da kesinlikle kulak vermemeliyiz.
Kur’an ayı
Allah-u Teala dünya ve ahiret saadetinin reçetesi olan Kur’an-ı kerim’i Ramazan Ayı’nda indirmekle bu ayı seçtiğini beyan edip onu medh etmiş ve şöyle buyurmuştur:
“Ramazan Ayı öyle bir aydır ki, insanlara yol gösteren, hak ile batılı ayıracak nice açık deliller olan Kur’an, o ayda indirilmiştir…” (Bakara Sûresi: 185)
Ramazan Ayı, aynı zamanda Kur’an ayıdır. Bu mübarek ayda Kur’an hatmi yapmak müekked sünnettir. Cebrail (Aleyhisselam) her Ramazan Ayı’nda gelir ve o güne kadar getirdiği âyetleri Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile karşılıklı okurdu. Daha çok Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) okur, Cebrail (Aleyhisselam) dinlerdi. İşte “mukâbele / karşılıklı okuma” buradan kaldı. Dolayısıyla bu ayda mukâbele okuyup Kur’an-ı kerim’i hatmedenler, hem Ramazan Ayı’nın hem de Kur’an-ı kerim’in bereketinden mahrum kalmayacaklardır.
Şimdiden hepinizin Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun. Allah-u Teala bu aydaki manevi fırsatları en güzel şekilde değerlendirip tüm hayır ve bereketlere cümlemizi nail eylesin.
Fî emânillâh!..