Lalegül Dergisi Nisan 2024 - Sayı 134
EDİTÖRDEN
Ramazan Ayı’nın sonuna doğru geliyoruz. Bir ay oruç tutup sabır imtihanını başarıyla vermeye çalıştık. Her gün iftar vaktinde duyduğumuz sevinç gibi, tuttuğumuz bir aylık orucun da toplu iftar sevincini inşaAllah Ramazan Bayramı’nda duyacağız.
Nasıl ki bir işçi, ay sonunda emeğinin karşılığı olan maaşını alıyorsa, tabiri caizse Ramazan Ayı’nda yaptığımız ibadetlerin karşılığı olan ecir ve mükâfatımızı da Allah-u Teala’dan Ramazan Bayramı’nda alacağız. Evet, Bayram Günü; “manevi kazançların tahsil edileceği manevi ücret günüdür” diyebiliriz. Bununla birlikte Bayram; akrabaların ziyaret edildiği, dargınların barıştığı, Müslümanların birbiriyle kaynaştığı, sevinç ve hüzünlerini paylaşıp kardeşçe kucaklaştığı, büyüklerin elleri öpülerek hayır duâlarının alındığı mübarek bir gündür.
Fakat son senelerde, toplumumuzda bayram algısının maalesef değiştiğini görüyoruz. Bayram yaklaşınca birçoğu “acaba bayram tatili kaç gün olacak?” sorusuna cevap arıyor. Ve ardından “tatilde nereye gitsem?” telaşı başlıyor. Yani “bayram” deyince bir çoğumuzun aklına, aile büyüklerini ziyaretten çok ne yazık ki “tatil” geliyor.
Aman bu konuda dikkat edelim!.. Bayramlar eşi, dostu, büyüklerimizi ziyaret etmek, görüşüp hasbihal etmek için bir fırsat iken, “tatil” bahanesiyle aile büyüklerini yalnızlığa itmeyelim. Bayramda tatil planları yaparken bizim yolumuzu gözleyen, ziyaret etmemizi dört gözle bekleyen kimselerin olduğunu da unutmayalım. Zira gezip tozmalar, tatile gitmeler her zaman olabilir ama aile büyükleri yarın hayatta olmayabilir. “Keşke hayatta olsa da ziyaretine gidip ellerini öpsem ve duasını alsam” dediğinde iş işten geçmiş olur.
Onun için bayramı, ruhuna uygun bir şekilde, bayram havası içinde neşe ve sürurla idrak etmeye gayret edelim. Adeta dört gözle yolumuzu bekleyen büyüklerimizi de ziyaret edip mutlaka onların dualarını alalım.
Kıymetli Lâlegül Dergisi Okurları!
5 Nisan Cuma Günü’nü, 6 Nisan Cumartesi Günü’ne bağlayan gece Kadir Gecesi’dir. O gece; Rabbimizin mağfiretinin coşup rahmet deryasına dönüştüğü, Kendisinden isteyeni kesinlikle mahrum etmediği, hayırların bire bin katıyla kabul edildiği çok müstesna bir gecedir. Nitekim Allah-u Teâlâ:
“Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır.” buyurmuştur. Bu ilahi ferman neticesinde, o mübarek gecede yapılacak olan salih amellerle elde edilecek hayır ve sevaplar, içinde Kadir Gecesi olmayan bin aylık ibadetle kazanılacak olan ecir ve mükâfattan daha hayırlı olmuştur.
Bu ümmete ihsan edilen bir gece bin aydan hayırlı olunca, bu ümmetin ömrü de mânen uzatılmıştır. Şöyle kabaca bir hesap yapacak olursak; “bin ay” yaklaşık “seksen üç sene dört ay” gibi uzun bir zaman dilimi eder ki, tek bir gece koskoca bir ömre bedel demektir. Böylece bu mübarek gecenin her saati ve dakikası, aylara ve senelere tekâbül etmektedir ki, bu durum çok büyük bir manevi fırsat ve ne büyük bir ganimettir.
Tabi bir de madalyonun öbür yüzü vardır. Böylesine kıymetli bir geceyi şayet ibâdetle geçirmek yerine isyan ve günahla geçirmek de, senelerce yapılacak olan günaha denk olacaktır. Hal böyle olunca bu büyük avantaj ne yazık ki dezavantaja dönüşür ki, Rabbim böylesine kıymetli bir geceyi gafletle geçirmekten ve hüsrana uğramaktan bizleri muhafaza buyursun.
Dolayısıyla bu ümmetin ibadet ve taatle, namaz ve Kur’an’la geçireceği kısacık bir gece, uzun bir ömür kadar bereketli; fakat namazsız ve Kur’an’sız, günah ve isyanla tüketeceği koskoca bir ömür ise, bir gece kadar bereketsiz olacaktır.
Allâh-u Teala bir ömre bedel olan o mübarek geceye ulaşıp ihyâ etmeye cümlemizi muvaffak eylesin.
Şimdiden hepinizin Kadir Gece’niz ve Ramazan Bayramı’nız mübarek olsun. Allah-u Teala bu kıymetli gün ve geceyi, Müslümanlara yapılan zulümlerin bir an önce bitmesine, oluk gibi akan Müslüman kanının durmasına, başta Gazze olmak üzere tüm İslam coğrafyasında emniyet ve huzurun hakim olduğu günlerin en kısa zamanda gelmesine vesile eylesin. Amin!..
Fî emanillah!..