Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!
Hanefî fakihlerince, sûrelerin başlarında bulunan besmeleleri o sûrelerin birer parçası değildir, ancak müstakil birer âyet olup, sûrelerin aralarını ayırmak ve kendileriyle teberrük olunmak için mükerrer olarak inmiştir. Geniş malûmat için bakınız Rûhu`l Furkân: 1/69-70
Bütün hamdler (ve övgüler) tüm âlemlerin Rabbi(yaratıcısı ve yöneticisi) olan Allâh’a mahsustur;
(Dünyada mümin-kâfir ayırmaksızın her bir kuluna son derece acıyan ve gerçek manada sadece Kendisi nimet vermekte olan) O Rahmân’a; (âhirette yalnız iman edenleri son derecede esirgeyecek olan hakikî nimet sahibi) O Rahîm’e!
O, dîn gününün Mâliki (ve ceza gününün yegâne sahibi)ne!
(O, yüce Allâh’a itaat eden kullar:) “(Ey Rabbimiz!) Ancak Sana ibadet (ve kulluk) ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz!” (derler.)
(Buna mukabil, Allâh-u Te`âlâ: “Peki Benden ne tür bir yardım istiyorsunuz?” buyurunca, onlar şöyle dua ederler:) “Bizi o dosdoğru yola hidâyet et!..”Ebû Hureyre (Radıyallâhu anh)`dan rivayet edilen bir hadîs-i kudsîde Allâh-u Te`âlâ şöyle buyurmuştur: “Namazı (Fâtiha’yı) Kendimle kulum arasında iki parçaya böldüm. İstediği şey kuluma verilecektir. Kul: "Hamd, âlemlerin Rabbi Allâh’a aittir!" dediğinde, Allâh-u Te`âlâ: "Kulum Bana hamdetti!" buyur(arak memnuniyetini ifade buyur)ur. Kul: "O Rahmân; O Rahîm!" dediği zaman Allâh-u Te`âlâ: ‘Kulum Bana övgüde bulundu!’ buyurur. Kul: "Ceza gününün Mâliki!" dediği vakit Allâh-u Te`âlâ: "Kulum Bana tâzimde bulundu!" buyurur. Kul: "Ancak Sana ibadet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz!" deyince de Allâh-u Te`âlâ: "İşte bu, Benimle kulum arasındadır. İstediği şey kulumundur!" buyurur. Kul: ‘Bizi, gazaba uğrayanların ve dalâlete düşenlerin (yoluna) değil de, kendilerine in’âm etmiş bulunduğun kimselerin o dosdoğru yoluna hidâyet buyur!’ dediğinde ise, Allâh-u Te`âlâ: "İşte bu, kuluma ait (bir talep)tir. İstediği şey kulumundur!’ buyurur.”
(Müslim, Salât: 11, No: 395, 1/296)