Osmanlı Halkının Geleneksel İslam Anlayışı ve Kaynakları

Ürün stokta bulunmamaktadır.
Hızlı Gönderi
Güvenli Alışveriş
İade ve Değişim
Bütün zaman ve mekânların dini olma özelliği dolayısıyladır ki, İslâm muhatap kitlesine göre yorumlanmaya müsaittir. Tarihsel gelişim göz önüne getirildiğinde Hz. Peygamber döneminden sonra dört halife, Emevîler, Abbasîler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi değişik devlet ve insan topluluklarının onu benimsedikten sonra yorumlayıp hayat tarzı haline getirdiklerini kabaca tasvir etmek mümkündür. Şüphesiz bu gelişim içinde İslâmî ilimlerin tasnif edildiği, ekollerin oluştuğu ve değişik bakış açılarına sahip âlimlerin yetiştiği bilinmekte ve araştırmalar genelde buralara yönelmektedir. Ancak bütün bu oluşumların gerisinde bir de kendi dünyasında ve yaşam standartları içinde bulunan büyük çoğunluklar vardır, onlar da İslâm dininin muhatap kitlesidirler. Bu noktadan hareket edildiğinde büyük çoğunluğun ne tür bir İslâmî anlayışa sahip olduğu ve ne tür kaynaklardan beslendiği meselesinin önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Başka bir deyişle "bilgi-insan-yaşam" üçlüsü göz önünde bulundurulduğunda "insan-yaşam" ikilisi Müslüman olmayı karşılarken bunun "insan-bilgi" boyutu İslâmî öğreti ve kaynaklara tekabül etmektedir. Bu araştırmada teoriden hareket edilerek büyük çoğunlukların İslâm öğretisi ve kaynakları üzerinde durulmaktadır.Araştırmanın güncel boyutu bulunmakla birlikte halkın inanç dünyası hakkında sağlıklı tahlillere varabilmek için yüzyılların birikiminden ve tarihî temellerin tetkikinden hareket edilmesinin daha isabetli olacağı kanaati ön plana çıkmaktadır. Halkın, değişimden en geç etkilenen grup olması ve sosyal bilimlerde değişimin daha uzun süreye tekabül etmesi de bu konudaki kanaati destekleyen hususlardandır. Araştırma Türkiye merkezli olduğundan modernleşmeyi yaşamamış Osmanlı Anadolusu ndaki Müslüman Türk halkı konu edinilmiştir. Oluşum süreci ve malzemesi açısından sosyolojik folklorik bir görünüm arzeden bu çalışmada, insan ve yaşam safhası doğrudan konu edinilmediğinden halkın İslâm ı nasıl algıladığı ve yaşadığı meseleleri üzerinde durulmamıştır. Bunun yerine halka verilen İslâmî anlayışın bilgi ve öğreti boyutu tetkik edilmiştir. Şüphesiz bu yönelişte araştırmanın kelâm disiplini içinde yapılmasının büyük katkısı olmuştur.XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde bilim dalı haline gelen folklor hâlâ Türkiye de çok yeni sayılabilecek bilim dallan arasında yer almaktadır. Özellikle folklorun manevî alanıyla ilgili çalışmalar kemiyet ve keyfiyet açısından oldukça az ve yetersiz durumdadır. Bundan dolayı bu araştırma ile söz konusu sabaya katkıda bulunmak ve belli bir boşluğu doldurmak ümit edilmektedir. Ancak çok geniş bir araştırma alanı bulunan folklor konularının tamamına cevap vermek gibi bir hedefin olmadığını da belirtmek gerekmektedir. Araştırma halk üzerinde etkili olduğu kabul edilen ve karakteristik niteliklere sahip on üç eser üzerinden yürütüldüğünden çalışmanın sınırları da kendiliğinden çizilmektedir. Ayrıca incelemenin kelâm disiplini içinde yapılması da öncelikli konular arasında inanç esaslarının bulunmasını gerekli kılmaktadır. Bunun dışındaki konularda da kitaplarda geçen hemen her meseleye değinildiği halde kitapların muhtevasının dışında kalan ve folklor araştırmaları arasında önemli bir yeri bulunan büyü, tılsım, albastı ve çaput bağlama gibi hususlar bu araştırmanın dışında kalmıştır.Öncelikli meselemiz halk olduğundan halk İslâmı, yüksek İslâm ve kitabî İslâm gibi kavramlar üzerinde durulması gerekmektedir. İslâm dini tevhid üzerine tesis edilmiş bir din olduğundan onu bağımsız parçalara ayırıp yüksek İslâm ve halk İslâmı gibi kategoriler altında değerlendirmek mümkün gözükmemektedir. Ancak on dört asırlık zaman içerisinde İslâm ın değişik coğrafyalarda yaşanması neticesinde yapılan yorumlar farklılaştığı gibi, birbirinden farklı ekollerin İslâm ı algılayış biçimlerinde de bazı değişiklikler olmaktadır. Aynı ekol ve coğrafya içerisinde İslâm ın hitap ettiği kesime ve insanlara göre söylemlerinde değişiklik olduğu da kabul edilen bir gerçektir. Bu değişik söylemler ifade edilirken medrese İslâmı, tekke İslâmı, halk İslâmı, kitabî İslâm ve yüksek İslâm gibi terimler kullanma zarureti doğmaktadır.Ancak bu ifade biçimleri hiçbir zaman birden çok İslâm olduğu anlamına gelmemekte, bunun yerine değişik kesimlerin ifade biçimleri olarak algılanması gerekmektedir.Yaygın İslâm Anlayışı (Klasik Dönem Osmanlı Geleneği) adıyla yapılan doktora tezinin kısmen geliştirilmiş hali olan bu araştırma bir giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Girişte metot ve kaynaklar hakkında gerekli bilgi verildikten sonra, halkın sosyal psikoloji açısından konumu, İslâm da ve Osmanlı daki durumu incelenip Türkler in Müslüman olmadan önceki dinleri ve İslâmiyet i benimsemeleri, Osmanlı tekke ve medresesi ile dinî tarihi gibi konular araştırılmıştır. Ancak girişte belirtilmesi gereken önemli bir husus da bu meselelerin incelenmesi sırasında değişik ilmî disiplinlere doğrudan ilmî katkıda bulunmanın amaçlanmamış olmasıdır. Özellikle konu edinilen İslâmî anlayışa alt yapı oluşturulması düşünüldüğünden gerektiği kadar bilgi verilmiş, daha çok ikinci el kaynak ve araştırmalardan faydalanılmıştır.Çalışmanın ana bölümlerinde halk öğretisine hizmet eden söz konusu eserlerin inanç esaslarını ne şekilde anlattıkları konu edinilmiştir. Bu yüzden birinci bölüm inanç esaslarının ilki olan ulûhiyyete ayrıldığı halde ilgili eserler bu konuya yeterince değinmediklerinden ulûhiyyet üzerinde durulmamış, onun yerine eserlerin konu edindikleri yaratılış meselesi incelenmiştir. İkinci bölümde Hz. Peygamber in hayatı tetkik edildikten sonra onunla ilgili mucize, şefaat, nûr-ı Muhammedi, salavat, Resûl-i Ekrem in halen hayatta olması gibi hususlar üzerinde durulmuştur. Sem iyyât bahsine ayrılan üçüncü bölümde kıyamet alâmetleri, âhiret ve âhiret halleri gibi konular, melek, cin ve şeytan gibi ruhanî varlıklar incelenmiştir. Dördüncü bölümde de bir başlık altına girmeyen fakat İslâm anlayışının ortaya konulması açısından önemli olan iman, küfür, sevap, günah, kadın, sihir ve nazar gibi inançlar üzerinde durulmuştur.Araştırmada tespit edilen eserlerin sunduğu İslâm konu edinildiğinden öncelikle eserlerin her konudaki bakış tarzı ortaya konulmuştur.
TESLİMAT
 
Değerli okurlarımız tedarik usulüyle çalışmaktayız. Stoklarda bulunmayan eserler için tedarik süremiz en geç 3 iş günüdür.

Büyük oranda sipariş verdiğiniz gün saat 13:00 ve öncesi ise siparişiniz aynı gün kargoya verilir.Ve ertesi gün teslim edilir.

Eğer siparişinizi saat 13:00`den sonra verdiyseniz ürününüzün stoklarda olması durumunda ertesi gün kargolama yapılmaktadır.

El emeği ve kişiye özel eserlerde gönderim süresi değişebilmektedir. Siparişinizin yoğunluğuna ve sıraya göre 3-5 iş gününü bulabilmektedir. 

---

Yurt Dışında ki okurlarımızın dikkatine;

Yurt dışından yapılan alışverişlerde sitemizde ki yurt içi kargo ücretleri, teslim süre ve şartları geçerli değildir. Yurt dışı kargo ücretleri siparişinizden sonra ayrıca tahsil edilir.
Yurt dışına, özellikle Avrupa Ülkelerine vermiş olduğunuz siparişlerinizi anlaşmalı kargo firmalarımız ile, en kısa sürede ve en uygun fiyatlarla göndermekteyiz.Yurt dışı siparişlerde kargo bedeli müşteriye aittir. Bu bedeli dilerseniz western unionla dilerseniz kredi kartı yahut swift yoluyla ödeyebilirsiniz.

Yurt dışı siparişlerde kapıda ödeme yapılmamaktadır.

Siparişleriniz ORTALAMA 3-10 İŞ GÜNÜ İÇERİSİNDE tarafınıza teslim edilmektedir. Yurtdışına safran mürekkebi, çörek otu kapsülü gibi sıvı/gıda içerikli ürünler gönderilememektedir. Gümrük mevzuatı gereği bize geri dönmektedir.




 
Yükleniyor...