Çok eski zamanlarda, bir oduncu ile karısı varmış. Şirin mi şirin bir köyde yaşarlarmış. Bu köyün sokaklarında çocuk kahkahaları eksik olmazmış. Oyun oynayan, gülen şarkı söyleyen çocukların sesleri evlerden dışarı taşarmış.Oduncu ile karısı, çok çalışkan ve iyi kalpli insanlarmış. Oduncu, her sabah erkenden kalkar, ormana odun toplamaya gidermiş. Karısı da ineği sağar, kümesteki tavuklara yem verir, hamur yoğurur, ekmek yaparmış. Beyi eve dönene kadar koşuşur, hiç durmazmış. Akşam olunca oduncu, arabasına yüklediği odunlarla çıkar gelirmiş. Bu sade hayatlarında bir tek dertleri varmış. Evleri, köydeki diğer evlerin aksine çok sessiz ve sakinmiş. Çünkü onların çocukları yokmuş...Yine yorucu bir günün sonunda, odalarında oturuyorlarmış. Oduncu, ocağın ateşini karıştırıyor, karısı yün eğiriyormuş. Oduncu, kızıl kıvılcımlar saçarak yanan odunlardan gözünü ayırmadan şöyle demiş: Keşke, yuvamızı şenlendirecek, yüzümü güldürecek bir yavrumuz olsaydı!Oduncu ve karısı acaba hangi çocuk kahramanın özlemiyle yanmaktaymış? Çocukları olmuş mu? Bu çocuğun başından neler geçmiş öğrenmek ister misiniz?Tüm dünya çocuklarının okuduğu, okurken de iyilik, erdem, yardımseverlik ve kahramanlık adına pek çok şeyle ilk kez tanıştığı bu kitapları, 7-9 yaş grubu çocuklar, büyük zevk ve beğeniyle okuyacaklar...