Ahmed Feyzi Kul, Risale-i Nur'u ve Üstad'ı savunmanın suç sayıldığı ve avukatların bile davayı almaktan çekindiği o karanlık günlerde, yaptığı cesur müdafaalarla bizzat Üstad tarafından "Risale-i Nur'un Manevî Avukatı" olarak taltif edilir.Ahmed Feyzi Kul'u ilk görenler, köylü kıyafeti içinde sıradan biri sanırlar. Fakat konuşmaya başladığında, nasıl bir fikir mamuresiyle karşılaştıklarını anlamakta güçlük çekmezler. Ondaki hitabet gücü, ilim ve mantık örgüsü, dinleyenleri mest ve hayran eder.Risale-i Nur'u fevkalade iyi kavrayıp yorumlayan ve akıcı hitabetiyle açıklayan Ahmed Feyzi Kul'u, Üstad, siyonizmin önemli bir faaliyet merkezi olan İzmir'e gönderir, inkâr fırtınalarına karşı manevî bir kalkan gibi vazife görmesine vesile olur.Bu kitap, korkunun kol gezdiği günlerde Risale-i Nur'u savunan bir cesaretin, bir ilim ve mantığın şahane örnekleriyle doludur. Şahsiyetinin çeşitli yönlerini dile getiren hatıra ve tespitlerin de yer aldığı eser, bir şiir akıcılığında sürüp gitmekte ve okuyanlara o günlerin heyecanını yeniden yaşatmaktadır.