Ruhul Beyan Tefsiri 14. Cilt - Ömer Faruk Hilmi / İçeriği: Hicr 1-99 Nahl 1-128
Bu kıymetli eseri yazarı Şeyh İsmail Hakkı Bursevi Hazretleridir. Büyük keşif ve kerametler sahibi bir velidir. 1650-1725 yılları arasında yaşamış Bursa'da vefat etmiştir. Her biri ortalama 200 sahife olan 106 kıymetli eserin yazarı büyük bir alimdir. İsmail Hakkı Hazretleri bu tefsiri yazmasının sebebini şöyle anlatıyor: "Manevi babam Muhyiddin-i Arabi Hazretlerinin yardım ve delaleti ile bir gün rüyamda Resülüllah Efendimiz bana ikramda bulundular. Arkamı sığayıp tatlı bir ifade ile Ümmetim için bir tefsir yaz " diye emir buyurdular. Bunun üzerine Allahü Teala'dan Ve resülüllah Efendimizin ruhaniyetinden yardım isteyerek bu tefsiri yazdım. İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri bu kıymetli tefsirini Bursa Ulu cami kürsüsünden Cemaate anlatarak 12 senede tamamlamıştır.
MÜELLİFİN MUKADDİMESİ
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile.
Hamd, alemleri ve alametleri (kainatın içindekilerinin) nakışlarını zatına ait kemaliyetinin hakikat nüshasından izhar eden Allah’a mahsustur. Allah, zatına ait cem nun’undan (ol emrinden) harflerin kelimeleri ve kelamın çeşitlerini çıkarttı. Cemi ve tenzih makamından Arabi ve eğrisiz, pürüzsüz ve dosdoğru olan Kur’an-ı Kerimi indir di. Kur’an-ı Kerimi, bürhan ve hüccetlerini bütün zamanlan üzerine baki bir mucize kıldı.
Salatü selam, ilim, ayin (müşahede) yakin (hakikat)’de rahmet kapısını açan, o yüce rasül üzerine olsun. Efendimiz Muhammed (s.a.v.) Hazretleri, peygamber iken, Adem Aleyhisselam, çamur ile su arasındaydı. Kur’an-ı Kerimin ahlakı ile ahlaklanan ehlinin ve ashabınını üzerine olsun. Ve onlara, ahir zamana kadar ihsan ve tabi olanların üzerine olsun.
Bundan (besmele, hamdele ve salveleden) sonra, fakir kul, kurban edilenin ( Hazreti İsmail’in) adaşı muhacir, nasihat edici, Şeyh İsmail Hakkı, Allah, onu sabahın akşamın ve öğlenin (tüm zamanların) fitnelerinden korusun, derki:
Bana şeyhim imam ve allame işaret ettiği vakit, o anlayışlı derin alim ve ustazım, zaman’ın ve vaktin sultanı ve zamanında nadir bulunan, Allahın ilim ve irfanıyla mahlukatının üzerinde hücceti, inayet ve tevfikin nuruna muttali olan, hakikat yolu üzere, hilafet esrarının varisi olan, ikinci bin yılının ikinci yüzyılının başında tecdid sırrının şahidi, hasep ve nesebi temiz olan (Osman) İbn-i Affan (ra) ‘ın adaşı ve İstanbul’da oturan Şeyh (Osman) ki, Allah gizli ve aşikar ona yardım etsin. ( Rahmetine gark etsin ) Bize de onun sebebiyle yardım etsin. (onun himmetine nail kılsın şeyhim benim) Evliyanın burcu Bursa şehrine taşınmamı işaret etti. Sıkıntı ve yokluktan taşınmamın uzamasından kendimi korudum. Biran önce işaret edilen Bursaya ikinci bin yılının, ikinci ayının onuncunun onunda ve onun altısında ulaştım.
Meşhur, nurani ma’bed, (Bursa) Ulu Cami de kendimi vaaza başlar buldum. Bu arada Anadolu’nun bazı yerlerini gezmem esnasında tefsir sahifelerinden derlenmiş bazı sahifelere ve ilimlerin edevatından ( kitaplarından ) derledim. Onlar, Kuranı Kerimin Al-i İmran suresinden az ziyade bir kısmını içine alıyordu. Lakin onlar, saba rüzgarı gibi dağınık ifadeler ile uzun açıklamalar halindeydi. Onların bir kısmı batı rüzgarı, bir kısmı da sanki saba rüzgarı idi. Bunları ifrad ve tefritten ayıklayarak hülasa etmek istedim. Notalar, harfler ve lafızlar elverdikçe değişik yaprakları hülasa etmek istedim. Marifeti ilahiyeden içime doğanları da ona aklamak istedim. Bütün bunları, düzgün bir şekilde sıralamayı, edebi bir kalıba dökmek istedim. (1/2) Her ne adar benim sermayem (kaynaklarım) az ve kolum kısa da (gücüm yetersiz de) olsa; Kur’an-ı Kerim’i sonuna kadar tefsir etmek istiyorum. Eğer azim olan Allah, bana fırsat (ve imkan) verirse bu çok önemli işi bitirmeyi istedim. İnsanların istifadesi için temize çekeyim, haftalar ve aylar içinde yazıp; satırlar arasında karaladıklarımı temize çekmek istedim ki, ahirete de; ( O gün mal ve evlat fayda etmez - Şuara 88 ) azık olsun. Sad ve Nun’dan başka fayda bulamayacağım zaman bana şefaat etmesi için bu tefsiri yazdım.
Cenab-ı Allah’tan dilerim ki, bu hizmetimi salih amellerden ve halis eserlerden kılsın. Ömürlerin (ve ümranların) sonuna kadar kadar kalıcı hasenattan eylesin. Amin. Muhakkak ki, Cenab-ı Allah, bir kuluna hayır dilediği zaman, onun amelini insanlara güzel ve hoş gösterir ve onu hayırlar işlemeye ehil kılar. Bu, baştan gözün değeri gibidir. Feyyaz-ı mutlak olan O’dur.
İSMAİL HAKKI BURSEVİ