Adım adım sonuna yaklaşan bir İmparatorluk...En zor dönemde Saray ve bürokrasi arasında yaşanan çekişmeler ve bu çekişmelerin ortasında kalan millet...En kritik bölgelerde yaşanan toprak kayıpları, bir dünya savaşının ürkütücü ayak sesleri...Böylesine çalkantılı bir siyasi atmosfer ve bu atmosferin tam ortasında bir Şeyhülislâm...Cemâleddin Efendi.Kamuoyu kendisini Yıldız Suikasti hadisesinde, Sultan 2. Abdülhamid'i rutin dışı bir şekilde meşgul ederek, bilmeden de olsa ölümden kurtarmasıyla tanır.O, Abdülhamid'in bürokrasiye nüfuz etmeye başladığı ve giderek güçlendiği bir dönemde Şeyhülislâmlık makamına oturmuş, kendisinin sadık bir taraftarı olarak tahttan indirildiği güne kadar da görevine devam etmiş önemli bir bürokrattır.Ülkedeki siyasi çekişme, Meşrûtiyet'in yeniden ilanı, Abdülhamid'in tahttan indirilişi, İttihat ve Terakki idaresinde ülkenin her bakımdan kabuk değiştirmesi ile sonuçlanır. Hâtıratında yazdıklarından anlaşıldığına göre, Şeyhülislâm Cemâleddin Efendi de Meşrûti yönetimin taraftarıdır, ancak bu yönetim biçimini kabul ettiren İttihatçı kadrolarla arasında ciddi görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Buna rağmen Abdülhamid sonrasında kesintili de olsa makamında oturmaya devam eder.Cemâleddin Efendi, İmparatorluğun acı sonunun yaşandığı bu günleri anbean not eder, sonra Meşrûtiyet dönemi hatıraları olarak yayınlar. Elinizdeki çalışma, onun bu hatıralarının günümüz Türkçesiyle neşredilmesinin ötesinde, notlar ve açıklamalarla zenginleştirilmiş ve sonuna da döneme ilişkin, kitapta bahsedilen kişi ve olaylara ait fotoğraf albümüyle süslenmiştir.İnsanlar ölür, olaylar unutulur fakat tarih hep devam eder.(Meşrutiyet Dönemi Resim Albümü İlaveli)