Bizim ilim geleneğimizde "yüzyüze iletişim"in temel bir yeri vardır. Bu iletişim tarzında, muhataplar arasında deveran eden sadece "malumat" değildir. Biz inanırız ki, söyleyenden de, dinleyenden de, söylenenden ve söyleniş biçiminden de hâsıl olan, belki dile kolaylıkla dökülmeyen, ama mutlak surette hissedilen, yaşanan "bir şey" vardır. Biz onun adını bazen "rahmet", bazen "feyiz", bazen "bereket" şeklinde telaffuz ederiz.Elinizdeki kitap, "bize ait olan"ın, daha doğrusu "bizim ait olduğumuz"un keşif, idrak ve intikali adına muhtelif zaman ve ortamlarda yapılmış söyleşilerden oluştu. Adına "modernleşme" denen "savrulma serüveni" içinde yerinden oynatılmış ne varsa tekrar yerine iadesi yolunda küçük de olsa bir katkı sunabildiğimizde çabalarımız hedefine ulaşmış olacaktır.