Tarih ve kurmacanın buluştuğu bir rüyalar dünyası... İsmail Kadare'nin konusu, her zamanki gibi, geçmişin şimdideki varlığı... Bu varlık bütün belgesellerden daha gerçek, daha vurucu. The Guardian Cino del Duca ve Man Booker International ödüllü Arnavut yazar İsmail Kadare, Ölu Ordunun Generali, Taş Kentin Kroniği, Ruyalar Sarayı ve İbret Taşı gibi dünyaca ünlü romanlar yazmıştır. Adı birkaç kez Nobel Edebiyat Ödülü adayları arasında gösterilen yazar, Taş Kentin Duşuşu'nde bizi yine memleketine, anlatmaktan asla usanmadığı o Taş Kent'e, Ergirikasrı'na götürür. Nazi işgali, isyanlar, bombardımanlar, idamlar, komünist rejimin kurulması, sorgular ve işkenceler arasındaki hayatı kendine has üslubuyla anlatır. Kadare'nin düğünler ve cenazeler, şölenler ve çarpışmalarla dolu romanlarını okurken, anlatmaktan bıkmadığı Taş Kent'in aslında dünyanın ve hayatın ta kendisi olduğunu fark ederiz. Bütün faciaları, gülünçlüğü, acımasızlığı ve güzelliğiyle bütün bir dünya ve bütün bir tarih, bu taş kenttedir.