Elinizdeki kitap, çoğunluğu mevcut sözlüklerde bulunmayan, ilk kez kayıt altına alınan yaklaşık 11 bin sözcük ve kavram içermektedir. Bir gazetecinin 20 yıllık meslek yaşamı boyunca Anadolu'nun hemen her köşesinden topladığı bu sözcükler, hem giderek halk nezdinde ve hem de Türkçe'yle ilgilenen kurum ve kuruluşlar nezdinde gerçekten 'yitik'tir. Bu bir sözlük çalışması değildir; bir kültür ve medeniyetin yüzyıllarca ses/söz yükünü sırtlamış, son onyıllarda ilgisizliğe ve teknolojik istilaya yenik düşmüş Türkçe kelimeleri kurtarma çabasıdır. Bugüne kadar yapılmış tüm dil çalışmalarının ve sözlüklerin, Türkiye topraklarında kullanılan sözcüklerin hepsini içerdiğini düşünüyorsanız, eserimiz yanıldığınızın kanıtı olacak. Aslında bu çalışma, bir yanıyla üzücü, diğer yanıyla sevindirici iki gerçeği ortaya çıkardı. Üzücü olan; dilimizle ilgili kurumların ve bu alanda çalışma yapan akademisyen ve araştırmacıların, Anadolu'da konuşulan Türkçe'de var olan bütün sözcükleri belirleyememiş, kayıt altına alamamış olmasıdır. Görünen o ki, bunu yapmaktan da çok uzaktırlar. Sevindirici sonuç ise şu: Türkçe, sonu gelmez, dibi görünmez bir hazine gibi, kimsenin net olarak belirleyemeyeceği sayıda çok sözcük/kavram barındırmaktadır. Biz bu çalışmada, Türkçe adlı ummandan belki sadece bir avuç su aldık; onu sunuyoruz.