Bu doktora çalışmasının üzerinden 25 yıl geçti. Zamanla yarışan bir çalışmanın neticesi olan bu tezin başlangıçta karşılaştığı birçok zorluklar içinde en önde geleni şüphesiz ki bu çalışmadan önce Osmanlı Medreseleri hakkında örnek bir çalışmanın bulunmayışı ve bu konudaki kaynak fikdanı idi. Ancak konunun içine girdikçe kaynakların ve bilgilerin hacmi o kadar büyüdü ki, eseri telif ederken bilgiler arasında seçim yapmak zarureti hasıl oldu. Bu baskıda hem daha önce kullanmadığımız fişleri değerlendirmek, hem de yeni bilgilerle çalışmaya zenginlik kazandırmak mümkün oldu.İlk baskısını bazı zaruretlere binâen üzerinde daha geniş çalışmalar yapamadan neşretmiştik. İlk baskısı 3000 adet olarak basılan eserin, üzerinden çeyrek asır geçtikten sonra sahaflarda bile bulunamaz hâle gelmesi ve yurt içinden ve dışından eserin tekrar basımının beklenmesi beni bu baskıyı hazırlamaya mecbur etti. Ancak araştırmada tashih ve ilaveyi gerektiren hususları gerçekleştirmeden eserin aynen basılmasına da gönlüm razı olmadı. Bu sebeple eseri yer yer yeniden telif ederek ikinci baskıyı hazırladım. Yine de eserin daha sonraki baskılarında tashih ve ilavelere ihtiyaç duyulmayacağını iddia edemem.Bilindiği gibi Osmanlı dönemindeki eğitim ve öğretimi tetkik edebilmek için oluşturulmuş bir ilmiye kataloğu bulunmamaktadır. Bu sebeple bu konu üzerinde araştırma yapacak olanların hangi kaynaklara başvuracakları ilk mesele olarak karşılarına çıkacaktır. Bizim de ilk defa karşımıza bu mesele çıkmıştı. Ancak önümüzde bir örneğin bulunmaması, bizi el yordamı ile yürümek zorunda bırakmıştı. Biz de Şakaıku n-Nu mâniye ve Atâî Zeyli nden hareketle XV-XVI. asırlardaki Ruûs Defterlerini ve Mühimme Defterlerini taradık. Bunlara bu devrin kronikleri ile bazı Tapu Defterlerini ve Vakfiyeleri ilave ettik. Ancak bu mevzuun birinci kaynağı olan Kadıasker Defterlerine ulaşamadık. Osmanlı ilmiye sistemine göre meşihatta bulunması gereken bu defterlerin bugünkü İstanbul Müftülüğü ndeki Meşihat Arşivi veya Şer î Siciller Arşivi nde bulunması gerekiyordu. Ancak ilgili yerlere defaatla gittiğim halde bu defterler konusunda müsbet bir habere ulaşamadım. Ta ki 1978 yılında Şer î Siciller Arşivi ne uzman olarak geldiğimde Kadıasker Defterlerinin bir kısmına ulaşabildim. Arşivdeki dolapların alt raflarında yer alan bu defterlere ulaşmak benim için hayatımın en mutlu anlarından biriydi. Hemen defterlerin envanter kayıtlarını ve kataloğunu hazırlayarak 1979 Millî Türkoloji Kongresi nde ilim dünyasına tanıttım . Daha sonra arkadaşım ve meslekdaşım İsmail Erünsal da bu defterlerin bir kısmını Nuruosmaniye Kütüphanesi nde tespit etti. Ancak bizim tespit ettiğimiz 365 defter ile İsmail Bey in tespit ettiği 50 adet defter, Osmanlı kadıaskerlerinin tuttukları defterlerin tamamı değildir. XV. asra ait kadıaskerlerin tuttukları "ruz-namçe"lerden hiçbirisi bugün elimizde bulunmadığı gibi, XVI. asra ait "ruz-namçe"ler de tam değildir. Aralarında birçok boşluklar bulunmaktadır. Ümid ederiz ki, arşiv, müze ve kütüphanelerde ortaya çıkacak yeni defterlerle aradaki boşluklar doldurulur. Biz, eserin bu baskısında bu defterleri kullandık ve XVI. asra ait Rumeli Kadıaskerliği Defterlerinden Osmanlı nın Rumeli cihetindeki medreseler ve müderrisleri hakkında önemli bilgiler elde ettik. Maalesef Anadolu Kadıaskerliği nin XVI. asra ait defterleri bulunmadığından Anadolu cihetindeki medreseler hakkında beklediğimiz bilgiye ulaşamadık. Bununla beraber şu kanaate vardık ki gerek Taşköprî-zâde, gerek Mecdî ve gerekse Atâî bu defterleri ya hiç kullanmamışlar, ya da gereği kadar yararlanmamışlardır. Zira zikredilen müelliflerin eserlerinde bulunması gereken bir çok medrese ve müderris maalesef onlarda yer almamaktadır. Bugün bu defterlere dayanarak Şakâik ve zeyillerinde bulunmayan birçok bilgilere ulaşmak mümkün olduğu gibi bunlara dayanarak mezkur eserlerdeki bazı eksikleri ve yanlışları da tashih mümkün olmaktadır. Bu sebeple bu çalışmamız, âdeta, mezkur eserlere küçük çapta da olsa yeni bir zeyl mahiyetindedir.Eserin ilk telifinde Osmanlı Medreselerinin XV-XVI. asırlardaki durumları üzerinde duruldu; öncesi ve sonrası üzerinde pek durulamadı. Bu baskıda Osmanlı öncesi İslâm dünyasında gelişen örgün ve yaygın eğitimle XV-XVI. asırlardan sonra Osmanlı da gelişen örgün ve yaygın eğitimle ilgili bir mukaddimeye yer verildi. Böylece konunun daha iyi anlaşılmasına gayret edildi.Osmanlı Devlet Arşivi nde bulunan ruuslar arasındaki Medrese Ruusları, Mühimme Defterleri ile Şer î Siciller Arşivi nde, Süleymâniye Kütüphanesi nde ve Ali Emirî Kütüphanesi nde bulunan Tarîk Defterleri ile Kadı Sicilleri ve Vakfiyeler bu konuda başvurulacak önemli kaynaklardır. Osmanlı emlâkının aynası olan Tapu Defterleri de medreselerin isim ve emlâkını tesbitte vazgeçilmez kaynaklardır. Bu arada muhtelif maksatlarla tutulmuş, Vezâif Defteri, Menâsıb i İlmiye Defteri ve Târih i Silsile i Ulemâ gibi yazmalar da medreseler konusunu tetkikte başvurulması gereken defterlerdir.Araştırmamızın neşredildiği 1976 dan beri Osmanlı Medreseleri ile ilgili bazı çalışmalar yapıldı. Mustafa Bilge nin İlk Devir Osmanlı Medreseleri (İstanbul 1984), adlı doktora çalışması, Osmanlı Medreselerini İznik, Bursa, Edirne Medreseleri olarak şehirlere göre tanıtmakta ve medrese teşkilatı hakkında sınırlı bilgi vermektedir. Çalışmanın sonuna konulan vakfiyeler bölümü oldukça önemlidir. Mustafa Ergin in Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Pedagoji Bölümü nde yaptığı yüksek lisans tezi (Medreseler, Başlangıçtan Fatih Zamanına Kadar [Ankara 1975 gayr i matbu]) ana kaynaklara inilmeden yapılan bir çalışmadır. Nuri Çalışkan ın Samsun Yüksek İslâm Enstitüsü nde Osmanlı İmparatorluğu nda Fen Bilimleri ve Yetişen Bilginler (Kuruluşundan M. 1700 e kadar) adıyla yaptığı öğretim üyeliği tezi de kaynaklara inilmeden yapılmış bir çalışmadır. Hüseyin Atay ın Osmanlılar da Yüksek Din Eğitimi (İstanbul 1983) adlı eseri ise, daha çok felsefî yaklaşımlara dayanan ve arşiv belgelerine baş vurmayan bir çalışmadır. Rahmetli Cevat İzgi nin Osmanlı Medreseleri nde İlim (İstanbul 1997) adlı doktora tezi, riyâzî ve tabiî ilimler sahasında yapılmış en başarılı çalışmadır. Mefail Hızlı nın Mahkeme Sicillerine Göre Osmanlı Klasik Dönemi Bursa Medreseleri nde Eğitim-Öğretim (Bursa 1997) adlı doktora tezi, kadı sicilleri taranarak yapılmış önemli bir çalışmadır. Hasan Akgündüz ün Klasik Dönem Osmanlı Medrese Sistemi (İstanbul 1997) adlı doktora çalışması, arşiv belgelerine dayanmamakla beraber yerli ve yabancı birçok mütedavil eserlere başvurularak yapılmış bir çalışmadır. Ahmed Gül ün Osmanlı Medreseleri nde Eğitim-Öğretim ve Bunlar Arasında Dâru l-Hadisler in Yeri adlı tezi ise, çok dağınık ve malumat yığını bir çalışmadır.XV-XVI. Asırlarda Osmanlı Medreseleri ni telif ederken gerek birinci telifte ve gerekse ikinci telifte karşılaştığımız bir takım güçlükleri de tekrar ifade etmek isterim.Bu güçlüklerden birisi, medrese ve bunların bânîlerinin isimleridir. Zira aynı isimde birden fazla medrese bulunduğu gibi bazı medreselerin de birden fazla ismi bulunmaktadır. Bu sebeple de bazı medreselerin bânileri ve buralara tayin edilen müderrisler konusu müşkilat arzetmektedir.Bu sahadaki başka bir müşkil de medreselerin bulunduğu yer isimleridir. Maalesef Osmanlı da yer isimleri konusunda yeterli bir eser bulunmadığı gibi Osmanlı tarih atlası da mevcut değildir. Bu durumda Şemseddin Sâmi nin Kâmûsu l-A lâm dan başka başvurabileceğimiz bir eser bulunmamaktadır. Ancak mezkur eserde de birçok yer isimleri bulunmamak