Şiir ve söz ülkemizin sultanı olan Yûnus Emre (1240-1-1320-1), dilimiz için olduğu kadar, İslâm tasavvufu için de büyük bir tecrübedir. Yûnusun mucizesi, henüz kuruluş çağında olan bir yazı dilinin çağlar üstü en mükemmel örneğini vermesinde aranmalıdır. Bu sebepledir ki, Yûnus, Türkçenin zaferidir! En karmaşık kavramların Türk diliyle nasıl anlatılabileceğini Yûnus, bize ve sevenlerine öğretti. Türkçenin bir sanat, felsefe, bilim ve edebiyat dili olabileceğini gösterdi. Yûnusun şiirleri gökkuşağını saran ilâhî bir senfoni gibidir. Gönül gözünü açanlar, can kulağıyla dinleyenler bu senfonide, nice gizli âlemler bulacaktır. O, insana, arıya, kurda, kuşa, çiçeğe mutlak sırrın alfabesini öğreten kişidir. Yûnusun inandığı, yaşadığı ve tavsiye ettiği tasavvuf, şu yaşadığımız hayatın kendisidir. Vücût birliği inancının coşkun bir temsilcisi olan bu Türkmen dehası, cân evimizde imân ışığı yakan, Hak sevgisi uyandıran şiirleriyle, adını sonsuza mühürlemiş bir gönül âbidesi olmuştur. O Divanında İslâm tasavvufundan hareketle vücûd birliği, aşk, irfân, ahlâk, nefis terbiyesi, varlık ve eşyanın hakikatiyle ilgili konularda mükemmel bir düşünce sistemi ortaya koymuştur. Yunus bu karmaşık konuları izah ederken ne kadar sade ise o kadar da derinliklidir. Fakat asla basit değildir.Yunus Türkçenin inceliği, İslâmın derinliğidir!Dünün, bugünün ve yarının dünyevî sıkıntılarla gönlü daralan insanı, Yûnus'un zamân ve mekân aşan evrensel mesajlarından çok şeyler alacak, gönül darlığından kurtulacaktır. Dünyaya, davâ için değil manâ için; kavga için değil, sevgi için gelen Yûnus, ölü canlarımıza üflediği nefesle yedi yüz sene sonra "gönüller yapmağa" devam etmektedir. Elinizdeki Aşk Elçisi Yunusun son belge ve bilgiler ışığında hayatını ve şiirlerinden seçmelerini içermektedir.