Bizden bir evveli nesil mağlubiyet ve inkırazı tanımıştı. Bizden sonrakiler de yeni devrin zorluklarıyla karşılaştılar. Arada bir avuç iyimser kaldı ve kazandı. İnsanın fıtratı zorluklar karşısında mı ortaya çıkar yoksa zorluklar aşılıp da fırsatlar belirdiğinde mi? Eserlerinde toplumsal süreçler neticesinde insan fıtratına dair en mahrem detayları, en gizli yanları büyük bir cesaretle ortaya döken Kemal Tahir, Esir Şehir üçlemesinin son halkası olan Yol Ayrımı'nda bu sorunun peşine düşüyor. Millî Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasının akabinde 1930'lu yıllardaki Serbest Fırka deneyimini fon edinerek birbiriyle iktidar mücadelesi veren bürokrat ve aydın kadroların, eşiğine gelip durduğu yol ayrımından bakıyor dünyaya. Maskeleri düşüren, insanın fıtratını ortaya çıkaran bir yeni dünya ihtimalinde ve oynanan köşe kapmacada Kemal Tahir'in gerçek insanlarına düşen, belki de sadece hayal kırıklığıdır. Kemal Tahir'in hayattayken yayımlanan son romanı olan Yol Ayrımı bir yüzleşme daveti. Muharebelerin ardından barış gelir, cepheler terk edilir ve insan, yeni ve en güçlü düşmanı olan kendini karşısında bulur. Sert gerçekleri idrak etmek için cesur bir bakış gerekir. Cemil Meriç'in de değindiği gibi bu bakış, Kemal Tahir'de fazlasıyla vardır. Kemal Tahir; bütün kepazelikleri, bütün rezillikleri görmüştür. Hapishaneyi, yapılan rezilliği, Batılılaşmayı çıplaklığıyla, acılarıyla yaşamış ve aşağı yukarı ilk defa olarak Türkiye'de nasıl bir oyuna geldiğimizi, nasıl bir açmaza girdiğimizi söylemiştir.