İslam'da böyle mübarek duaların okunması, takılması ve hastalara üflenmesi gibi şeyler vardır ve hakikattir.
Te'sirin ve şifânın Allah'tan olduğuna inanarak, içlerine sadece âyet veya Allah'ın isim ve sıfatlarının yazılmış olduğu bir muskayı taşımada bir beis yoktur. (Sünen-i Darimi)
Amr b. Şuayb’ın (ra) dedesinden rivâyete göre, Resulullah (asm) şöyle buyurdu:
…“Allah’ın gazabı ve azabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve bana yaklaşmalarından Allah’ın eksiksiz olan tam kelimelerine sığınırım.” Bu durumda hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah b. Amr, akıl baliğ olan çocuğuna bu duâyı belletir. Okuyamayacak küçük çocuklar için bir kâğıda yazıp onun boynuna asardı. (Tirmizî)
Hz. Ali (ra) ve Hz. Hüseyin’den (ra) rivayetle:
“Peygamberimiz’den (asm) işittim. Kendisi bir gün zırhını giymiş oldukları halde Uhud Dağı’na gidiyordu. Hava gayet sıcaktı. Aleyhissalatü vesselam Efendimiz buyurdular.
“Gökyüzüne baktım ve dua ettim. Gök kapıları açıldı. Cebrail (as) nurlara bürünmüş olduğu halde nazil oldu. Dedi:
“Sana Cenab-ı Hak’tan selam ve tahiyye ve ikram hediye getirdim.”
Ben ta’zimen selamlarını aldım. Cebrail (as) buyurdular:
“Üzerinden şu zırhı çıkar, bu duayı oku. Bu duayı üzerinde taşır ve okursan zırhtan daha büyük te’siri vardır.”
Peygamber (asm), Cibril-i Emin’e sordu:
“Bu duanın te’siri ve hassası yalnız bana mıdır? Yoksa ümmetime de şamil midir? Cebrail (as) dedi:
“Ya Resulallah! Bu duanın sevabını Allah-ü Azimüşşan’dan gayrı kimse bilemez.” (Cevşen Meali)
Hadislerden anlaşıldığı gibi niyetimize dikkat ederek cevşen takmanın (kolye şeklinde olanlar da dahil) her hangi bir sakıncası yoktur.